17 Temmuz 2012 Salı

Fenerbahçe bu sene Çok farklı..

Lig Nihayet bitti..Bu seneyi sanırım skandallar ,çekişme,Fenerbahçe ‘ nin yarıştan asla kopmayışı ve direnişi gibi faktörler sayesinde hatırlayacağız.Takımlar transfer harekatına hızlı giriştiler. Fenerbahçe önce yıllardır Hollanda futboluna damga vuran isimlerden Kuyt ‘ ı aldı sonra da takımın sağ kanadında arı gibi çalışan ancak gol üretme ve defansif özellikleri zayıf olan Dia yı Katar ‘a yolladı.Niang ‘ ın izinden gitti Dia..İyi de oldu. Ne de olsa Moussa Sow gibi başka bir senegalli takımın kadrosunda.Belki Ziegler ‘ in takıma tekrar çağrılmaması Fenerbahçe için önemli bir kayıp. Çok karakterli bir Futbolcuydu İsviçreli…Hani derler ya Profosyonelliğin kitabını yazmış. Öylelerinden.. Ancak Başkanlarının tekrar aralarına dönmesi öylesine güzel bir sinerji oluşturdu ki şu an Camia da..Bunu farketmemek te imkansız. Taraftar takımınına sahip çıktığı için görevini yapmış olmanın huzuru içinde.. Sarı lacivertliler bu sene nokta transferler yaparsa sezonun en iddialı kadrosunu kurarlar. Zira yıllardır bir kaleci yetiştiremeyen Beşiktaş bile Cenk ‘ in biletini bir anda kesip İskoç Mcgregor ‘ a döndü. Beşiktaş altyapısının bu şartlarda verimli üretim yaptığını söylemek mümkün mü.? Ya Galatasaray … O kadar sessizler ki. Geçen sene şanslarının yardımı ve biraz da topun kendilerini sevmesi neticesinde başarılı olduklarını unutmamalılar.Bu takıma takviye şart…En önemlisi Hamit altıntop gibi 1 değil 3 futbolcuya ihtiyaçları var.Altıntop kardeşlerden küçüğünün Trabzonspor da gösterdiği performansı gördük.Bu işler bu kadar küçük düşünülmemeli.. Ama yine de Trabzonspor’ un yaptığı gibi hiç bir takımımız davrranmadı.Sen git takımın en çok gol atan futbolcusunu neredeyse bedavaya Moskova ekibine ver. Buna herhalde içinizden pek çoğu gülmüştür. Burak son milli maçlarda avrupa arenasına daha da alışan ve geleceği olan bir futbolcuydu. Yazık oldu. Bu durumdan Milli takım da elbette etkilenir. Sözün kısası Fenerbahçe ‘ nin bu sene yakaladığı motivasyon onlar için şu an en büyük transfer olarak gözüküyor. Bu da bir anda olmadı elbette… Bu yüzden futbolcuları da en az taraftarı kadar neşeli.. Zaman içerisinde diğer takımlara göre çok daha önemli isimleri alacaklarına eminim.Mevcut kadrodan da gidenler olacak.Ancak Stoch ,Yobo gibi isimleri mutlaka kadrolarında tutmalılar.. Bu sene ligimiz de yabancı kalecilerin her zaman ki gibi modası devam edecek. Türk futbolunda da kaleci çıkarmayı başaramazsak ve yeni isimlere güvenmezsek ilerde bu durum bizleri çok daha fazla zorlayacak. Bunu kimse görmüyor mu demeden de geçmemek lazım . Böyle giderse yerli kalecilerin de şu anki yetersizliği daha net gözükecek…

Sosyal Medya Kategorize Edilmeli mi ?

Sosyal medya kabul edilmeli ki yazılı basını çoğu noktada 2. plana attı. İnternet medyası ile sürekli olarak çekişmede olduğu da kesin. Ancak burada gözden kaçmaması gereken nokta aynı anda yüzlerce haber ve yoruma sosyal medyada ulaşmak mümkün. Elbette bu reklamcılık alanında da reklamı yapılan ürünün aynı anda yüzlerce kişiye ulaşması ve dağılması demek. Bugün sadece sosyal medya kullanılarak popülerliğe ulaşmak mümkün. Geçmişte müzikaller, sinemalar, tiyatrolar da bile elde edilemeyen popülerlik bir anda sosyal medya araçları ile gelebiliyor. Hatta yakın zamanda sadece sosyal medya da reklamı yapılan sanat dalları göreceğimiz de kesin. Yalnız bur da önemli olan nokta doğru bir anda ortaya çıkmak ve desteklenmek olmalı. Örneğin bugün binlerce hayranı bulunan bir sanatçı bile web sitesi ile uğraşmak yerine twitter hesabı ile vakit geçirebiliyor. Avrupa da en fazla sosyal medya ile haşır neşir olunan ülkelerden bir tanesi Türkiye . Şehir olarak bir sıralama yapılsa İstanbul ‘ un ilk sırayı alacağı kesin gibi. Ancak çoğu zaman bazı konuları sosyal medya da konuşmayı ve sınıflandırmayı başaramıyoruz. Nasıl ki internet medyasında kategorize olarak sınıflandırılan internet siteleri artık rağbet görüyorsa sosyal medyada paylaşımların ve tartışmaların bu noktada gelişmesi gerekmiyor mu. ? Örneğin ülkemizde ki trafik kazaları, yol durumları, veya farklı noktaları daha fazla gündeme getirmenin ve önlemenin bir yolu olamaz mı bu tür mecralar ? Eğlenmek kadar öğrenmek te gerekli sanırım günümüzde…

Beşiktaş Belki de şampiyon olur..Ne dersiniz..?

Beşiktaş nasıl bugünlere geldi. Hepimizin aklında yatan bu soru son günlerde. Basketbol takımı doğru yapılanma ve doğru hamleler ile başarıyı elde ederken futbol takımı nasıl bu noktaya gelebildi. Beşiktaş taraftarı neredeyse 100.yılda ki şampiyonluğu bile unutur hale geldi.Bir kere kabul etmek gerekir ki Carvalhal ‘ i göndermek hataydı. Mutlaka kadro da revizyona gitmek gerekliydi. Bu tür durumlarda başarı gelmiyor sa elde ki oyuncu kadrosunda ufak tefek oynamalara gitmek gerekli. Örneğin uzun zamandır takımda olan oyunculara şöyle bir bakmakta fayda var. Portekizliler.Bu adamların ben Almeida ve Fernandes dışında hiç birinin Beşiktaş ‘a faydalı olacağını düşünmüyorum. Fernandes zaten kalitesini kanıtladı. Hugo da ise bence ısrar edilmeli. Bebe, Alves, Sidnei… Türk Futbol tarihinin tartışmasız en kötü transferleri..Bu transferlere ne kadar harcandı. Neden bu oyuncular alınmakta ısrar edildi.Analizi yapılmalı. Seneye Samet Aybaba ya mutlaka tam destek şart.Sonuçta yeni gelmiş bir teknik adama sahip çıkmaktan başka şansımız da yok. Genç, yetenekli ve başarıya aç oyuncularla güzel ve istikrarlı hamleler yapılabilir. Yeter ki takım önce kendine ve antrenörüne inansın. Beşiktaş ‘ ın mutlak anlamda bir mentöre de ihtiyacı var. Ümraniye artık taraftarla ,futbolcuların kenetlendiği birbirini tamamladığı bir yer olmalı. Bu şartlarda başarı da kendiliğinden gelecektir. Belkide şampiyonlukta.
https://twitter.com/#!/oguzakdeniz

26 Mayıs 2012 Cumartesi

Bilişimi Önceden Bilebilmek

Çok uzun zamandır yerli arama motorları ile ilgili pek çok şey duyuyoruz. Bu tür çalışmaların yapılması güzel. En azından teknik altyapı olarak bir takım yeniliklerin tasarlandığı ortada. Ancak günümüzün bir pazarlama ve reklam dünyası olduğunu düşünürsek bu tip çalışmaların görselliğe dayanan şekilde tanıtımının yapılmadığı da ortada. Ülkemiz de maalesef bilişim ,sosyal ağlar ve sosyal medya anlamında sürekli geriden geliyoruz . Bize yatırım yapan yabancı bilişim firmaları hariç çoğunlukla uzakdoğudan komponentleri getirip burada montajlıyoruz. Yabancı sosyal ağlara kayıt olup paylaşımlarımızı yapıyoruz. Aslında bu tip ağların evrensellik ekseninde tüm dünya da kullanıldığını düşünürsek burada sadece neden bu pastadan pay alamadığımızı sormak lazım. Bundan 50 yıl önce radyoların ve yeni yeni televizyonların hakim olduğu bir dünya da bugün tablet ler elimizde,cebimizde,her yerde. Kablolu ya da kablosuz teknolojinin ya da bilginin tüm nimetlerinden faydalanbiliyoruz. Şimdiye kadar pek görmedim ama örneğin Belediyecilik anlamında wıreless kullanılabilen alanların oluşması türkiye de bilişim sektörünün gelişmesine önayak olmaz mı ? Sadece alışveriş merkezlerinde ya da cafe ler de değil parklar da bahçeler de bu özellikten faydalanabilsek… Bugün en kötü mal veya hizmeti güzel bir PR çalışması ile kazanca dönüştürmek mümkün. Dünya da reklam alanında milyarlarca dolarlık bir sektörün bilişim dünyasından pay almaya çalıştığını da biliyoruz. Öyleyse inovatif anlamda geleceğin iletişim araçlarını tasarlama da, insanların sosyalleşmek ya da arkadaş bulabilmek hatta eğlenebilmek ve haberdar olmak amacı ile kullanabildiği sosyal ağları modifiye edip kendimize özgü hale getirebilmemiz çok mu zor..? Mesela İnsanların fotoğrafları ile değil videoları ile profil oluşturduğu çoğunlukla kamerası yardımı ile görüntüsünü paylaşabildiği, Konuşmaları anında yazı olarak ekrana bırakabilen bir sosyal ağ ve sosyal medya nasıl olurdu ? …

Galatasaray'ın Şampiyonluk Sırları...

Hepimiz kendimize şu soruyu sormalıyız aslında… Bir önceki sene ligi sonlarda bitiren ve antrenör değiştirmekle başarıyı yakalayacağına inanan Galatasaray nasıl oldu da bir sürü farklı oyuncu ile bir sene sonra ligin en başarılı takımı olabildi… Ligin ortalarından sonlarına doğru sürekli inişe geçen o takımda doğrusunu isterseniz uyum da yoktu, sorun da yoktu. Çünkü oyuncular için önlerine konan hedef o kadro yapısı ve oyun şablonu ile gerçekleşmesi zor gibi duruyordu. Kalede Robinson Zapata ile şu an ki Galatasaray kalecisi Fernando Muslera ‘ nın kariyerlerine ve başarılarına bakınca aslında farkı anlayabiliyorsunuz. Galatasaray büyük düşündü. Muslera gibi geleceği parlak bir kalecinin yanında, Eboue,Riera, Melo, Ujfalusi gibi oyuncuları sayılı liglerin sayılı takımlarından alabilmeyi başardılar. Bu oyuncuların çoğu daha önce başarının ne olduğunu bilen ve takım oyununa yatkın oyunculardı. Geçtiğimiz senelerdeki kadrolardan neden gönderildiği anlaşılamayan Necati gibi bir oyuncu da tekrar forvet hattına dahil olunca takıma zenginlik geldi. Emre çolak ve Semih kaya gibi oyuncular orta saha ve defansa entegre edildi. 2 sene önceki Galatasaray da mücadele ediyordu. Ama neyi ne zaman nasıl yapabileceğini bilmeyen, sınırlarını hissetmeyen bir takımdı o. Bu sene izlediğimiz Galatasaray ise pas yapmayı, oyunun içinde kalmayı, yenik düşse de oyunu bırakmamayı, ve saha içinde ki uyumu canlı canlı gösteren bir takımdı. Tabiki Fatih Terim ‘ in planları kendisini ve takımı riske atmayacak ne olduğu bilinen oyunculardan bir takımı kaynaştırmak ,ve onları tekrar futbol ve başarı ile buluşturmaktı. Ujfaluji ‘ nin hiç şampiyonluk yaşamaması,Riera ‘ nın kariyerinde ki düşüş,Necati ‘ nin kötü biten Real Sociedad günleri hepsi unutuldu.Bütün oyuncular hem kariyerlerine hem de futbol artılarına yeni halkalar eklediler. Başarı işte buydu. Takım sporlarında aynı amaç için güçlü bir camianın mensubu olduğunu unutmadan sahada ter akıtmak ve her maç aynı konsantrasyonu göstermek. Galatasaray işte bunu başardı…

22 Mayıs 2012 Salı

Akdeniz Botanic Garden..:)

Bugün biraz da havaların ısınması ile bahçemizin fotoğraflarını paylaşmak istedim.Burası ilk geldiğimiz de tamamen çorak ve bakımsız bir alandı.Şimdi dört bir yanı meyve ağaçları ve yemyeşil.. Bizde epeyce emek verdik tabiki..Şimdiden yaz geldiğinde yapacağımız mangal partilerini,çiçekleri ve ağaçları sulamayı ,ağaçlara bakıp gölgesinde bir türk kahvesi içmeyi istiyorum...Sizler de mutlaka ufak ta olsa yazın böyle doğa ile iç içeçe olacağınız yerlere gidin ve mutlaka doğayı sevin..:)