19 Mayıs 2012 Cumartesi

Gönüllerin Şampiyonları...

Tabiki konumu zamanı hatta mekanı açısından unutulmaz bir derbi olacağı kesindi. Ancak özellikle kendi sahasında oynayan Fenerbahçe ‘ nin çok daha atak ve baskılı oynaması gerekirdi. Galatasaray ‘ ın özellikle savunmayı düşüneceği ,sürpriz çıkışlar ile gol arayacağı düşünülürken sarı kırmızılılar orta saha üstünlüğünü Fenerbahçe ye hiç kaptırmadı, böylece bir anlamda rakibini de uyuttu. Fenerbahçe ‘ nin şu zamana kadar süregelen mücadelesi, oynamış olduğu maçlar,takibi doğrusunu isterseniz Fenerbahçe ‘nin maçı kaybetse de başarısını gölgelemiyor. Ancak Kocaman ‘ ın öğrencileri Alex ‘ in de hazır olmamasına rağmen sahaya çıkması ile çok daha koordineli ve bilinçli oynamalıydılar. Özellikle Dia ‘ nın topa vurup hakemin müdahelesi ile oyun dışı kaldığı anda bu çok net gözüktü. Böylesine kritik maçlarda bırakın futbolcuları saha kenarında ki top toplayıcı çocuklara bile ihtiyaç var. Doğrusunu isterseniz bu oyundan çıkış ta Fenerbahçe ‘ nin oyun planlarını alt üst etti. Bir diğer kritik nokta da bu önemli derbinin gol pozisyonu açısından son derece verimsiz geçmesiydi. Şimdiye kadar kendi sahasında bir çok gol pozisyonuna giren Fenerbahçe 1-2 net pozisyon dışında istediği fırsatları bir türlü bulamadı. Galatasaray ‘ ın Eboue,Ujfaluji gibi sağlam adamları iyi bir sınav verdiler. Maç sonunda Fenerbahçe ya da Galatasaray ‘ dan hangisi kupayı kaldırırsa kaldırsın kazanan bu 2 takımın şimdiye kadar vermiş olduğu mücadele olacaktı. Çünkü Bu mücadele ile çoktan onlar gönüllerin şampiyonu olmuşlardı… https://twitter.com/#!/oguzakdeniz

Fenerbahçe için Muhteşem Yüzyıl..

Son yazımızda Fenerbahçe için küllerinde doğan takım demiştik . Fenerbahçe ‘ nin bu maçı zor da olsa kazanacağını da eklemiştik. Nitekim öyle de oldu. Nedeni şu idi. Fenerbahçe kendine güven açısından bu sezon en verimli dönemini yaşıyordu. Çünkü bu sezon Fenerbahçe de yaşanan gelişmeler hem takımı hem de taraftarını fazlası ile meşgul etmişti. Ancak son dönemlerde takım ‘ın birlik ve beraberliği eskisi gibi idi. Kenetlendiler ve başardılar. Galatasaray ‘ ın kendi saha avantajını da kullanarak forvette oynayan gol ayakları Elmander ve Necati yi orta sahadan Selçuk ve Engin ile iyi besleyerek gol pozisyonlarına sıkça girmesi bekleniyordu. Ama bu neyi değiştirir ki ? Tarih hiçbir zaman güzel futbolu yazmadı. Oysaki skorları her zaman tarihi ile birlikte hatırladık. Fenerbahçe akılcı oynadı. Deplasmanda oynadığını bilerek tüm hatları ile hücuma çıkmayı denemedi . Aksine Moussa Sow ‘ un fazla markaja alınacağını bildiği için Ziegler ve Caner gibi kanat oyuncularını ceza sahası içine taşımaya çalıştı. İlk golde de oluşan boşluğu bu şekilde İsviçreli değerlendirdi. Ziegler zaten ilaç gibi bir futbolcu. Hem koşuyor,Hem oyuna katkı veriyor, hem de fırsatçı…Tıpkı performansı biras azalsa da fuleli koşuları ve driplingleri ile Slovak stoch ve son zamanlarda ofansta defansta 2 kişilik oynayan baroni gibi. Bu oyuncuların performansının bu kadar artması da sanırım farklı bir güç ile açıklanabilir. İnanç… Üstelik Fenerbahçe orta sahası Mehmet , Ziegler ve Stoch gibi oyuncuları ile Galatasaray’ın çok daha fazla pas yapması ve yardımlaşması yüzünden düştüğü zor durumlara ,hatta ceza sahası içerisinde çok daha fazla pozisyon vermesine rağmen oyunu bırakmadı. Maçın sonlarına doğru da bu takipçiliğin meyvesini aldı. Galatasaray bu maçta rakibine oranla daha güzel, olumlu ve pozisyon açısından zengin bir futbol oynadı. Ancak unuttukları tek şey bu maçın diğer Galatasaray maçlarına göre önem ve konumunun daha farklı olması idi. Kaleci Volkan ‘ ın da güzel kurtarışları ile ‘’ Hayatının Maçını ‘’ oynaması ile Fenerbahçe kendine geldi ve şampiyonluğa inancını arttıran bir sonuç aldı. Fenerbahçe artık yarışa bu galibiyetle iyice ortak oldu..

Fenerbahçe için Unutulmaz bir yıl...

Son günlerde ligimiz de oynanan maçlara baktığımız da alınan skorları çoğu kimsenin tahmin edemeyeceğini düşünüyorum. Galatasaray ‘ ın rakibi Fenerbahçe ile aradaki büyük puan farkını rakibi lehine almış olduğu olumsuz sonuçlar ile kapattırması, bu devrede Beşiktaş ‘ ın bu zor günlerinde şampiyonu belirleme de almış olduğu sonuçlar ile yeniden eski günlerine dönüş sinyalleri vermesi, ligin sonları gelinirken kritik derbinin de galibini şimdiden belirleme de olasılık hesaplarına dönüştü. Peki, ne oldu kısaca bir bakalım. Öncelikle Galatasaray ‘ da daha önceki yıllarda edinilen tecrübelere rağmen bir konsantrasyon eksikliği var. Sarı kırmızılı ekip bütün bir ligi son derece başarılı bir şekilde yürütürken ve geniş kadro avantajını da kullanırken son maçlarda özellikle defans bloğunda olmadık hatalar yaptı. Buna karşın Fenerbahçe hiçbir zaman geri adım atmadı ve hem ligin sonlarında kaybettiği deplasman maçları hem de play offlar da almış olduğu Beşiktaş mağlubiyetine rağmen durumunu toparlamayı bildi ve işi son haftaya kadar getirdi. Son Trabzonspor maçına baktığımız zaman da defans ta yine ne yaptığını bilen bir defans bloğu önünde Stoch ‘ un çabukluğu, Baroni ‘ nin sürpriz koşuları ve Bienvenue ile Dia ‘nın ceza sahası önünde ki hareketliliği ile gol bulmayı amaçlamış bir takım vardı. Başarılı da oldular. Çünkü Trabzonspor ‘ un daha önce de söylediğimiz gibi ağır defans hattı haricinde topu saklamayı beceremeyen bir orta sahası ve forvette partnersiz likten artık yılgınlık gelmiş bir tek forveti kalmıştı. Nitekim Fenerbahçe de orta sahadan Emre ,Baroni gibi 2 tane tek pası seven oyuncunun yapmış olduğu basit paslaşma bile Trabzonspor ceza sahasını duraklattı. Gelen golden sonra kanatları her zaman olduğu gibi Ziegler ‘ in çalışkanlığı ve Caner ‘ in gole dönük oyun yapısı ile iyi kullanan Fenerbahçe yine Stoch ‘ un Emreden aldığı derinlemesine pasla neredeyse bütün sahayı tek başına geçtiği bir top ta kaçan şutunun ardından Bienvenue ile farkı 2 ye çıkardı.3 golde neredeyse 2 golün aynısı idi. Sadece bu kez sevindiren Baroni oldu. Trabzonspor gibi üst düzey bir takım nasıl kendi sahasında karbon kağıdı ile çekilmiş gibi birbirinin kopyesi 2 golü üst üste kendi kalesinde görür ? Bu maçı seyreden her Trabzonsporlunun bunu kendine sorması lazım değil ‘ mi ? Bu saatten sonra tahmin yürütmek zor ama şu ana kadar evinde oynadığı normal sezonda hiçbir maçı kaybetmeyen Fenerbahçe kendi sahasında sanki daha avantajlı gibi duruyor. Galatasaray ise bu kadar puan farkına ve rakiplerinin kötü durumuna rağmen nasıl bu noktaya gelindiğini kendisine sormalı. Fenerbahçe Alex ‘ in yokluğuna Moussa Sow ‘ un sakatlığına rağmen durmuyor, İnandıklarını, başarılı olmak istediklerini saha da kaldıkları 90 dakika boyunca hissediyorsunuz. Sanırım onlara bu enerjiyi veren de arkalarında ki Milyonlarca taraftar… Onlar bu sene şampiyon olamasalar da giymiş oldukları o formayı terlettiler. Bu sene hiçbir zaman unutulmayacak sanırım ,Fenerbahçe’ nin takibi gibi… Spor Dostluk’ tur derken güzel bir futbol izlemeyi kendi adıma diliyorum. http://zoomlabakalim.blogspot.com/ https://twitter.com/oguzakdeniz