13 Nisan 2012 Cuma

Futbolumuzun Ziyaretçileri

Türkiye ligine şimdiye kadar pek çok yabancı antrenör geldi, gitti . Bazılarını çok sevdik, bizlerden biri gibi benimsedik, bazılarına ise bir türlü kanımız ısınmadı. Başta Alman ve Yugoslav olmak üzere bir çok milletten çalıştırıcılar kariyerinin ya sonlarında ya da başlarında ülkemizi tercih ettiler.

Elbette kariyerinin en verimli günlerinde Türkiye ye gelip takım çalıştıranlar da oldu. Jupp Derwall ‘ in Mustafa Denizli ‘yi yetiştirmesi ve ülke futboluna armağan etmesi, Galatasaray’ın Derwall döneminde önemli bir futbol vizyonu yakalaması, sonrasında ise öğrencisi Denizli ile Şampiyon kulüpler kupasında yakaladığı yarı final gibi örnekler çok çok az..

Ancak Alman ekolü sarı kırmızılı takımda Karl Heinz Feldkamp,Rainer Hollman,Michael skibbe ile birlikte devam etti. Feldkamp döneminde yaşanan başarılı sonuçlar diğer anterenörler zamanında maalesef tutmadı. Fenerbahçe ise Veselinoviç dönemi ve sonrasında pek çok anterenör değiştirsede Carlos Alberto Perreira döneminde aldığı sonuçları ardından gelen Sebastiao Lazaroni döneminde elde edemedi.

Öyleyse Antrenörlerin ekolünden çok sahip oldukları futbol mentalitesi ve kültürleri çok büyük önem arzediyor. Bugün Carvalhal gittiğinde biraz bunları düşündüm. Deneyimli olduğu kadar hedefleri olan, takımına ve taraftarlarına bağlı, sempatik ve içten bir antrenördü Carvalhal. Beşiktaş ta kaldığı dönem de bir anda tesadüfler sonucu takımın başına geçsede bu takımda daha çok kalmayı mutlaka hakkediyordu. Tıpkı Fenerbahçe de zamanında Holger Osiec ve Guus Hiddink ‘ in daha çok kalmayı hak etmesi gibi.

Oysaki biz Werner Lorant,Hans Peter Briegel, Nevio Scala , Frank Rijkaard , Louis Aragones gibi teknik direktörlere dünyanın şansını vermiş bir futbol ülkesiyiz. Tabiki bu antrenörlerin içerisinde Rijkaard ,Aragones gibi kariyerli isimler de olsa almış oldukları sonuçlar açısından ortak yanları bir hayli fazla.

Çoğu bulunduğu ülkenin futbol dünyasına uyum sağlamada tam randıman verememiş isimler. Oysaki Daum, Gordon Milne, Mircea Lucescu gibi antrenörler hem ülkemize hem de ligimize tamamen alışmış ve katkı sağlamayı başarmış antrenörler olarak tarihe geçti.

Bu yüzden antrenör seçerken sadece kariyer ya da tecrübesi pek te önem arz etmemeli. En önemli nokta futbolumuzun dinamiklerine sağlayacağı uyum ve başarı hedefleri olmalı.

5 Nisan 2012 Perşembe

FENERBAHÇE'NİN ŞANSI...

Bir Trabzonspor Fenerbahçe maçı geride kaldı. Aslında her iki takımda da genel anlamda bir form düşüklüğü vardı . Puanlarının birbirlerine çok yakın olması dışında son yıllarda yolları da oldukça kesişti bu iki takımın. Fenerbahçe Trabzonspor a göre maça daha istekli başladı diyebiliriz. Trabzonspor İnter galibiyeti dışında bu sene hem şampiyonlar liginde hem de lig de istediği sonuçları alamadı. Kimse kendini kandırmasın. Yapılan yatırımlar,alınan bir sürü yabancı futbolcu Trabzonspor un en azından gruptan çıkmasını sağlamalıydı. Dolayısıyla alınan puanlar sadece teselli ikramiyesi oldu.

Trabzonspor da bir takım şeylerin değişmesi gerekli. Orta saha da Alanzinho ,Colman ikilisinin zaman zaman aksasa da çalışkanlığına diyecek bir laf yok. Ancak defansta Chech ve Giray ikilisi istenilen uyumu bir türlü sergileyemiyor . Chech’ in tecrübesi takım için yeterli olsa da henüz ortaya koyduğu oyun yeterli değil. Fenerbahçe yine Alex ‘in çabaları zaman zaman Ziegler’ in sol kanattan derinlemesine sivrilişleri zaman zaman da Mehmet topuz ‘ un doldur boşaltları ile tehlikeler yarattı.



Trabzonspor da mutlaka sağlam bir iki yabancı transferi şart gözüküyor. Paolo Henrique bu sene tam anlamıyla hayal kırıklığı oldu. Zaten Belçika da performans yapan yabancı futbolcuları almadan önce iki kez düşüneceksin . Fenerbahçe ‘ nin gol ayağı Sow ile aralarında dağlar kadar kalite farkı var.

Trabzonspor ne zamanki orta saha da topa basmayı ve volkan şen ‘ i kaçırmayı akıl etti ,güzel pozisyonlar yakaladı. Ben Burak ‘ ın çok daha iyi yerlere geleceğine eminim. Attığı gol beceri kadar ustalık kokuyor. Kesinlikle şans işi değil. Sonuçta her iki takımın birbirini çok fazla sıkmadığı bir maç izledik. Maçın en formsuzu ise tartışmasız maçın hakemi idi. Ofsayt pozisyonuna hiç girmeden ikili mücadeleler de verdiği kararların bazıları fazlası ile değişikti.

Beşiktaş tan ise bir Carvalhal geçti. Ne kadar profesyonel, takımını sahiplenen, mütevazi ve futbolu yaşayan bir antrenördü Carvalhal. Onun döneminde özelikle kendisinin de ayırdığı gibi Avrupa kupalarında braga maçının sonuna kadar takım gerçekten çok başarılı oldu. Madrid takımı büyük lokma idi .

Ancak onun şanssızlığı takım içindeki kendi vatandaşlarının ona olan tavırları yüzünden oldu. Portekizli , Portekizli ye bunu yapar mı diyeceksiniz ? Yaptı. Ben onun mutlaka bir gün Beşiktaş a döneceğini düşünüyorum. Zaten gidişi de zamansız oldu. Kalsa idi seneye çok daha farklı bir Beşiktaş izleyebilirdik…

http://zoomlabakalim.blogspot.com/
https://twitter.com/#!/oguzakdeniz

3 Nisan 2012 Salı

Blogger Modası

Son günlerde moda halinde yayılıyor. Firmalar kendi ürün sattıkları alanlarda paylaşım yapan blogger ları tanıtım etkinliklerinde bir araya getiriyorlar. Elbette günümüzde bloglara verilen önemin artması ve blog dünyasının gittikçe daha özgün bir hal alması bunda etken…
İnsanların fikirlerini özgürce ifade ettikleri, soru sordukları, paylaşım yaptıkları sitelerin de birbirini ardına açılması blogların önemini bir kez daha arttırıyor. Çünkü bloglar da da her ne kadar böyle soru cevap tarzı bir felsefe güdülüyor olmasa da insanların yorumları ile konuya farklı açılar katması olası…
Geçtiğimiz günlerde yapılan bir araştırmada twitter gibi mikro blogların reklam dünyasında öneminin ne kadar az anlaşıldığını ortaya koydu. Hakikaten eğer bir twitter hesabınız varsa takipçisi olmanız için bir firmadan yada kuruluştan özel mesaj almanız gibi bir durum sözkonusu bile değil. Aynı zamanda o firmaların ya da sayfaların özel bir kampanyası yoksa sayfaya doğru çekilmeniz de zor.
Bu yüzden twitter gibi sadece 140 karaktere sığdırılan mesajların dolaştığı ve kişileri etkileme gücü yüksek olan platformlara sadece yaptıklarınızın karşılığını alıyorsunuz. Bu yüzden aslında bu tarz paylaşım alanlarının daha etkili kullanılması da şart.

Bunu başarabilen Türkiye de çok az firma var. Bu yüzden az önce bahsettiğim soru cevap tarzı platform sitelerinin de bir şekilde firmalar tarafından bu işin içine çekilmesi ve ürünleri hakkında anlık feed backler alınması açısından önemli.
Hayat ve sosyal medya her geçen gün yeni anlayışlar ortaya koyuyor. Eğer atacağınız adımlardan birinde tereddüt yaşarsanız geri kalmanız olası…

Bizden söylemesi…





http://zoomlabakalim.blogspot.com/

https://twitter.com/#!/oguzakdeniz

25 Mart 2012 Pazar

Süper Ligin en iyisi kim olur ..?

Türkiye liginde aslında her şey beklenilen seyirde ilerliyor. Galatasaray kadro üstünlüğü,yıldızları ve antrenör farkı ile sadece bir adım önde. Sıralama da ardından gelen Fenerbahçe ve diğer takımlar her zaman olduğu gibi takipçileri. Burada tek sürpriz Fenerbahçe ‘nin performansı kesinlikle..

Fenerbahçe Galatasaray derbisinden sonra artarak yükselen bir form grafiğine sahip.Bunda da en büyük pay Kaptan Alex ‘ ait. De souza öyle bir sporcu ki… Sadece saha içinde değil saha dışında da örnek hareketleri ile taraflı tarafsız herkesin takdirini kazanmış durumda. Evet fazla koşmuyor ; ama gerekli yerlerde koşuyor ve en önemlisi arkadaşlarını da koşturuyor. Bir oyuncunun sadece vücudu ile değil kalbi ve oyun zekası ile neler yapabileceğinin en güzel ispatı. Kaptan zor durumlarda takımının en büyük toparlayıcısı.

Belki de Galatasaray ‘ın Hagi ‘nin gidişinden sonra almış olduğu Felipe,Concecaio,Lincoln ,Misimoviç gibi futbolcuların yapamadığını tek başına rakip bir takımda yapıyor. Ancak geçtiğimiz yıllarda bu durumdan çok çeken ve orta alanın ortasına gerekli takviyeyi bir türlü yapamayan Galatasaray da bu sorunu bu sene takım oyunu ile çözmüş durumda. Her biri birbirinin tamamlayıcısı oyuncular ile saha da Fenerbahçe ‘nin aksine roller paylaşılmış durumda.


Hangi sistem daha sağlıklı derseniz elbette Galatasaray ‘ın ki demek gerekli. Ancak saha da Alex tipinde oyunculara da her zaman ihtiyaç var. Fenerbahçe keşke ligin ortalarına doğru basit hatalarla kaybetmiş olduğu maçları kaybetmese demek geçiyor içimden. Çünkü bu sene yaşadıkları durumlar neticesinde geldikleri nokta da inanılmaz.


Bir de Sivasspor gerçeği var. Onlar da eski günlerdeki formlarına tam olarak ulaşamasalar da uzun zaman sonra kendilerini yeniden hatırlattılar. Bu sene Grosicki, Eneramo , Suarez ve Kadir gibi usta ayakları ile güzel sonuçlar aldılar. Bir tebrik onlara…


Bir tebrik te file de Avrupa Şampiyonu olan sarı meleklere. Büyük bir bütçe ile kurulmalarına rağmen kaprissiz, arkadaşlığın ve dostluğun tavan yaptığı bir takım oldular. Saha da sadece sonuç almakla kalmadılar oynarken de keyif aldılar, keyif verdiler. Bu şampiyonluğu hak etmişlerdi… Sadece kutlamak kaldı bizlere onları..


23 Mart 2012 Cuma

Tamindir 8 Yaşında Ziyaretçilerine Hediyeler Dağıtıyor!

Aylık 9 milyon ziyaretçi adedine ulaştığımız şu günlerde daha fazla kullanıcıya daha iyi hizmet vermek için çalışırken sizlerin her gün daha da fazla tercih ettiğini görmek bize mutluluk veriyor.

Her zaman daha iyisini yapabilmek için bize motivasyon sağlayan kullanıcılarımızı elbette yeni yaşımıza girerken unutmadık. 8. yaşımızın şerefine hem sosyal medya hesaplarımızda bizi takip eden hem de bloglarında ve internet sitelerinde bizden bahsetmeyi tercih eden kullanıcılarımıza yönelik çok çeşitli hediyelerimiz var.

Tamindir 8 Yaşında">tamindir

19 Mart 2012 Pazartesi

DEVREDEN ÖNCE FENERBAHÇE DEVREDEN SONRA GALATASARAY...

Fenerbahçe’ nin bu sene yaşadığı zorlukları dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışmıştık. Gerçekten Fenerbahçe’ nin şu an ligde bulunduğu konum yaşadıkları düşünülürse mucize. Bu yüzden de Fenerbahçe ‘nin gösterdiği dirayet ve efor her türlü iltifatı hakkediyor. Buraya kadar tamam. Ancak bundan sonrası için söyleyeceklerimiz var.


Fenerbahçe dün akşam ki maçı rahatlıkla kazanabilirdi. Defansında ilk yarıda 36 .dakika da ki gol pozisyonuna kadar tehlike yaşamayan ve 2-0 üstünlüğü yakalamış bir takım nasıl olur da ilk gol pozisyonunda bütün sorumluluğu kalecisine verir.
Fenerbahçe genelde bu ara paslarında yapılan kademe hatalarını sıkça yaşıyor. Necati ‘ nin top tekniğini düşünürsek zorlukla verdiği bu ara pasında yaşanılan kademe hatasını siz düşünün. Fenerbahçe defansı kontrollü bir biçimde kademe yapamıyor.


Aslında dün maç başlarken Alex ‘in çalışkanlığı Ziegler ‘in sol kanatta ki takipçiliği ve Mehmet topuz ‘un sürekli rakibi bozmaya çalışması ile orta saha da Fenerbahçe ye üstünlük kazandırdı. Zaten Moussa Sow gibi güçlü bir oyuncuyu tutmakta zorlanan Galatasaray defansı stad da ki atmosferin de etkisi ile bir anda orta sahaya gerekli desteği vermeyi unuttu.


Bu yarının şüphesiz yıldızı Ziegler di. Çıkan bir topu son ana kadar bırakmayan İsviçreli hem profosyonellik dersi verdi hem de çabalarının karşılığını aldı.
Keza Alex ‘ in Galatasaray Kalesini yoklama girişimlerinde de hep o başrolde vardı. Alex , Baroni ve Emre genel anlamda çok iyi mücadele etti. Galatasaray ise Elmander ‘ i alabildiği için ne kadar şanslı bir takım. Uyanık oynadılar. Rakipten etkilenmemeye çalıştılar. Ne zaman ki Fenerbahçe ‘ nin temposu düştü ve defansında ki zaaflarında etkisi ile istikrarlı hücumlar yapamadı. Galatasaray ‘ ın da ekmeğine yağ sürüldü.

Kabul etmek gerekir ki kondüsyon açısından Galatasaray çok daha hazır ve diri bir takım. Zaten bunu da atmış oldukları ikinci golde daha net gördük. Fenerbahçe defansının sol kanadında ki oyuncular tabiri caizse uyudular. Eğer maç devam etmiş olsaydı Galatasaray için sonuç daha farklı olurdu.


Özetle muhteşem gollerin atıldığı, Moussa Sow un takıma iyice alıştığının belgelen diği, ve bu tip gollerine devam edeceği, Fenerbahçe’ nin birlik ve bütünlük mesajları ile tüm Türkiye yi etkilemeye devam ettiği, Galatasaray ‘ ın da sabrının meyvelerini aldığı bir maç izledik. Çok keyifliydi.

17 Mart 2012 Cumartesi

evimister...

http://www.evimister.com/Bosphorus-Kahvaltilik-Cerezlik-Porselen-Ahsap-3lu-Set-3000221000-5680.html

http://www.evimister.com/Days-In-Colours-Sepet-Havlu-30x50-cm-19230.html

Bu site ilginç bir site ama çok cazip ürünleri ve güzel tasarımları var..Denemelisiniz derim bir defa..Bu ürünler çok hoş,açıkçası her eve gidecek türden..:)