28 Ocak 2012 Cumartesi

Voleybolumuza yakından bakalım..

Ülke Sporumuz Son günlerde bir çok branşta aldığı önemli dereceler ile adından söz ettiriyor. Özellikle Voleybol 'da son olarak Güneş Sigorta ve Fenerbahçe'nin aldığı sonuçlar ile gurur duyduk. Ancak başarı uzun zamandır geleceğinin sinyallerini çoktan vermişti. Hem Milli takımlarımızın hem de klüp takımlarımızın yapmış olduğu aşama ; doğru yönetim biçimleri, doğru yabancı oyuncu ve hoca seçimleri ile birleşince senelerdir arzu ettiğimiz yere bir anda çıkıverdik.

Voleybol da İtalyan takımlarının kupalara ambargosunu kırmak uzun yıllar aldı. Üstelik İtalyan takımlarının yanına bir de son yıllarda yaptığı yatırımlar ile büyük hedefler peşinde koşan Rus ve Fransız takımları da eklenmişti. Sonuç ortada...

Oysa ki hem Futbolumuz da hem de basketbolumuzda son yıllarda büyük bir duraklama devri yaşanıyor. 2000 yılında Fatih Terim'in çalıştırıcılığında Galatasaray'ın yakalamış olduğu başarıdan sonra diğer kulüplerimizin elde ettiği önemli bir başarı yok. Elbette ki Fenerbahçe 'nin Şampiyonlar ligindeki başarısını unutmuyoruz. Ancak sizce bu yeterli mi ? Neden ülkemize büyük umutlar ile geldikten sonra, forma şansı bulamayan yabancı oyuncular ülkemizden ayrıldıktan sonra başarıları ile gündeme geliyorlar ?

Ya da neden Uzun süreli sözleşmeler ile kulüplerin sahadaki tüm sorumluluğunu alan Antrenörler futbolun için de her zaman var olan yenilgilerden sonra en ufak bir başarısızlıkta ülkemizden ayrılıyorlar...?

Sezon ortasında devraldığı bir takımla bile o sezonu tamamlamayan antrenörleri de görmeye başladık. Türkiye liginde elbetteki futbolun seviyesi her geçen gün gelişiyor. Anadolu takımları modern tesisleri, taraftar ve yerel medya desteği, getirmiş oldukları yabancı oyuncuların kalitesi ile her geçen gün aşama kaydediyorlar.

Geçtiğimiz sene bu anlamda Bursaspor 'un şampiyonluk kupasını kaldırması bu takımların hakikaten hem vizyonunu geliştirdi hem de önlerini açtı. Ancak 3 büyük klübümüz de maalesef aynı gelişmeyi göremiyoruz.. 4. büyük olarak adlandırdığımız Trabzonspor ise Şenol Güneş ile anlaşarak ve antrenörünü her fırsatta destekleyerek belki de son yılların en doğru işini en doğru zamanlama ile yaptı.

Peki ya Basketbol da durum farklı mı ? Aydın Örs zamanında başarıdan başarıya koşan ve Türkiye ligini çoğu zaman yenilgisiz tamamlayan Efes pilsen artık hem lig de hem Avrupa da istediği sonuçları alamıyor. Takımda bir yerli oyuncu iskeleti maalesef kalmadı. Avrupa'dan getirilen ve sadece günü kurtarmak adına takıma adapte edilen yabancı oyuncular yerli oyuncuların da önünü kesti.

David Blatt döneminde biz bu takımın sahaya tamamen yabancı bir beş ile çıktığını görmedik mi ? Şu soruyu sormak gerek. Son dünya şampiyonasında aldığımız 2. lik bizim Milli takımlar düzeyinde gerçek yerimizi belli ediyor mu ? Milli takım elbette ki küçümsenmeyecek bir başarıya imza attı.

Ancak saha ve seyirci desteğini bu kadar iyi kullanmasaydık yerimiz acaba ne olurdu ? Ve diğer takımlarımızın Avrupa kupalarında aldığı sonuçlar üç aşağı beş yukarı hemen hemen aynı. Burada belki sadece Karşıyaka takımını biraz öne çıkarmak lazım. İzmir 'in köklü klübü hakikaten yüksek bütçeli takımlar arasında elde etmiş olduğu çeyrek final ile önemli bir başarı elde etti. Dört yabancı ile oynamaları elbette ki kullandıkları bir hak. Ancak Birkan, Furkan gibi genç oyunculara hak ettikleri süreleri vermelerini asla ihmal etmediler.

Ve oynatmış oldukları yabancı oyuncuların bir çoğu ile geçen sene de beraberdiler. Demek ki istikrar yeri gelince başarıyı da beraberinde getiriyor. Son yıllarda Efes pilsen' e gelen yabancı oyuncu ve antrenör sayılarını hesaplarsak istikrar kavramının önemini bir kez daha hatırlarız.

Artık hem Futbolumuz da hem de Basketbolumuz de bu yaşadığımız duraklama döneminden sıyrılmamız gerekli. Yarın Milli takım önemli bir maça çıkacak. Bu maçta Milli takım kadrosunda pek çok genç sporcu yer almakta. Belki de bu kadro uzun zamandır Avrupa da forma giyen genç gurbetçilerinde çağrılması ile gelecek yılların milli takım kadrosunun oluşturulması için bir fırsat olacak.

Avusturya eski gücünde değil. Bir zamanların futbol ülkesinde ne Herzog gibi bitirici bir forvet ne de Polster gibi sprintleri kuvvetli bir oyuncu var. Ancak onlar da geleceğin Milli takımını yaratmak istiyorlar. Bu yüzden kadroları genç isimler ile dolu. Genç ve yetenekli isimler. Bu isimler den Marc Janko 'ya ise dikkat demek istiyorum. Her zaman için maç öncesinde favori bellidir. Ancak rakibine saygı duyarsan sahada kazanırsın. Umuyoruz istediğimiz galibiyeti alırız.

Şampiyonluk Şarkıları...

Şampiyonluk şarkıları...



Son günlerde Türkiye ligine yakından baktığımız zaman Galatasaray‘ın her anlamda kendini yenilediğine ve yeni sezona güçlü bir başlangıç yapmak üzere olduğunu görüyoruz. Doğrusunu isterseniz antrenör faktörü yine kendini belli ettiriyor. Yeni gelen transferlerin hepsi önemli isimler. Muslera uzun yıllardır Galatasaray‘ın arayıpta bulamadığı bir kaleci. Hemen onun yetenekleri üzerinden oynadığı bir iki maça bakarak değerlendirme yapmak yanlış. İlerleyen günler de çok daha iyi olacaktır. Keza Keita transferinin gerçekleşmemesine rağmen Elmander, Ujfalusi, ve Eboue gibi alınan yabancılar da takımın eksiklik duyduğu bölgeler de alınan iyi niyetli ve yetenekli isimler.



Belki Culio‘nun takımda kalması, en azından şans tanınması gerekirdi. Ancak yine de gelen yabancıların kalitesi ümit veriyor. Ancak daha önceki yıllar da alınan Leo Franco başta olmak üzere İnsua, Zapata gibi oyuncuların neden alındığını anlayabilmek bir hayli güç. Görünen o ki Olimpiakos mağlubiyetine rağmen Galatasaray kendinden emin ve dikkatli bir futbol oynuyor. Ligin diğer takımları da aslında Bursaspor veya benzeri bir iki takım hariç lige hazır veya hazıra yakın…

Fenerbahçe güç bir hazırlık dönemi geçirmesine rağmen futbolcularının birlik ve beraberliği ile iyi hazırlanıyor. Takıma katılan veya alınan oyuncuların demeçlerine bakıldığında bu hissi alabiliyorsunuz. Doğrusunu isterseniz 1-2 takviye ve isabetli yabancı oyuncu seçimleri ile daha da güçlenebilirler. Üstelik Guiza‘nın ayrılması ve Emenike‘den daha iyi bir forvetin alınması ihtimali de Fenerbahçe‘nin elini kuvvetlendiriyor. Yeni transferleri bekliyoruz.

Aslında Aragones ve sonrasında yaşananları insanın tekrar hatırlayası geliyor. Keşke ünvanına göre değil, ülke futboluna uyumu ve gelecekte nasıl bir Fenerbahçe yaratacağı gibi kıstaslar üzerinden bir antrenör getirilseydi diyor geçmiş süreçler. Ancak şu an Aykut Kocaman ile iyi hazırlandıkları ve Almanya kampının takıma yaradığı bir gerçek.

Beşiktaş ise yeni antrenörüne çabuk alıştı. Doğrusu hem sempatik hem de riskleri ve rakipleri çok iyi değerlendirmeyi becerebilen bir antrenör Carvalhal… Onun gelişi ile birlikte sanki yabancı oyuncuların takıma adaptasyonu da üst noktalara ulaştı. Son Alania maçında gördük ki rakibinin zayıf noktalarına hücum edebilen bir Beşiktaş sahada vardı. Böyle olduğu müddetçe ve takımdan oyuncu eksilmezse seneye daha yaratıcı ve yapıcı bir Beşiktaş görebileceğiz…

14 Ocak 2012 Cumartesi

Beşiktaş gibi Futbol oynamak...

Kısa bir aradan sonra nihayet futbol sezonu yeniden başladı. İlk haftalarda görünen o ki sıralama kolay kolay değişmeyecek. Fenerbahçe Orduspor gibi zor bir deplasmanda bir puan kazandı yada 2 puan kaybetti. Aslında Fenerbahçe bu maçı kazanabilirdi. Ne de olsa Hector Cuper henüz Orduspor ‘un başına yeni geçmişti. Takımı tanıması için zaman gerekliydi. Ama Orduspor lu oyuncular başta Stancu ve Culio olmak üzere yeni hocalarının gözüne girmek için çok çalıştılar. Kanatlardan etkili bindirmeler ve orta sahadan direk Fenerbahçe kalesine etkili top sürmeler ile rakip defansı bir hayli yıprattılar. Fenerbahçe bu kez kolektif futbol oynamaktan uzaktı.


Sadece Dia ‘nın yaratıcılığı ile bir şeyler yapmaya çalıştılar. Bienvenue de ki düşüş ise hala sürmekte.Bu oyuncunun yeteneklerinin bu olmadığını biliyoruz.Bu sene ise asıl sevindirici gelişme büyük takımlar dışındaki ekiplerin gitgide daha profosyonelleştiği gerçeği.


Bu futbolumuz adına çok sevindirici. Bir de sessiz sedasız ilerleyen bir takım var. Henüz biraz arkalarda. Ama şu iyi bilinmeli ki Carlos Carvalhal bu senenin en flaş isimlerinden. Beşiktaş Quaresma nın yokluğunda bile doğru futbol oynamaya devam ediyor . Çok koşuyorlar. Takımda oyun disiplinin Guti ‘nin ayrılışından sonra hakikaten yerleşmiş. Veli kavlak formasına ısındı. Simao,Almeida gibi futbolcular eskisinden çok daha fazla koşuyorlar, çalışıyorlar .
Ve Mustafa Pektemek Gençlerbirliğinde ki çıkışını devam ettiriyor. Fırsatçı. Ceza sahası içinde müthiş bir gözlemci ve takipçi. Çelimsiz fiziğine rağmen çok iyi bir golcü olacak. Bu başarının altında yatan isim ise hiç şüphesiz Carvalhal.


Onun büyük bir isminin olmaması belki de şimdiye kadar onu medya nın gündemine yeteri kadar taşıyamadı. Ancak unutulmaması gereken bir şey var ki soğukkanlı duruşu,oyunu iyi okuması ,mütevaziliği ve sempatik tavırları ile Carvalhal önümüzdeki sene de Türkiye de kalmalı.
Çünkü onun Türk futboluna faydalı olmaya çalıştığını görmemek için Beşiktaş ‘ı hiç izlememiş olmak gerek…

10 Aralık 2011 Cumartesi

Futbolumuzun saklı manzaraları...

Türk futbolunda son yaşanan gelişmelere birlikte bakalım..Neler oldu neler..Guti Hernandez Beşiktaş ile sözleşmesini karşılıklı olarak feshetti. Guti iyi bir oyuncu olabilir.Ama en yararlı döneminde Beşiktaş ‘a gelmedikten sonra ne kadar katkı sağlayabilirdi ki..Bile bile lades demek diye buna denir sanırım.Ligimiz yine aynı tadında devam ediyor.Büyük kulüpler ile diğerleri diye tabir edebileceğimiz kulüpler arasındaki makas gittikçe açılıyor.Arada sırada gelen değişik sonuçlar kimseyi kandırmasın.Aslında Bursa’nın şampiyonluğundan sonra çok şey değişir diyenler ligin sonları geldiğinde çıkan tabloyu daha net görebilecekler.Galatasaray bir iyi bir kötü..Takımda ki oyuncuların hepsi yetenekli ve kariyerli..Fatih terim aşısı tutmuş.Ancak Terim ‘ e de zaman gerek..Bu kadroyu oynatabilecek vizyonu,misyonu,her şeyi var.



.Ancak henüz yeni birlikte oynamaya başladıkları belli. Baros sorununu halletmeliler. Fenerbahçe ise beklenilenden çok daha iyi futbol oynuyor.Bu sene kolay pes ediceklerini düşünmüyorum bende herkes gibi..Bienvenue mutlaka çok daha fazla pas alabilmeli.Orta sahada yerli oyuncular tıpkı yeni gelen Ziegler gibi profesyonel davranabilmeli. Defans,kaleci uyumları onların ilerleyen haftalarda sorunu olabilir.Ancak nispeten olumlular...

Ve Beşiktaş..Carvalhal ‘ in mutlaka orta saha,hücum bölgesinde yaratıcı değişikliklere gitmesi şart. Hugo Almeida bu sene formunun sürekliliğini korumalı.Bu da bu oyuncunun oynamasından geçer.Forvette ki diğer yabancı olan Edu ‘nun neden geldiğini kestirebilmek güç.Yeteneği de kısıtlı ,yaratıcılığı da..

Trabzonspor ise şampiyonlar liginde oldukça kötü maçlar çıkarıyor.Bu takımın da kendine bir bakması ve büyük zaferler yaratan tarihini hatırlaması şart.Trabzonspor bu değil..

Diğer klüpler de ise sonuçlar bilindik.Abdullah Avcı ‘ nın takımı antrenörün bu klüpte uzun yıllardır bulunması sebebi ile iyi sonuçlar almakta.Bu böyle devam eder.Çünkü istikrarın önemini bilen bir anlayışları var.Milli takımın sonuçlarına gelince..Hiddink ‘in bu alınan sonuçlardan çok daha iyisini yapabilmesi lazımdı.Milli takım futbol kalitesi olarak tat vermiyor.Yeni yüzler,yeni isimler şart.Deplasmanda oynanan maçta ilk kez gözüken başta Sinan bolat ve diğer futbolcular olumlu izlenim verdiler.Seneye Hiddink ile devam edilecek mi bilemiyorum ancak Hollandalı hocanın bu dönem zarfında arzu edilen oyunu oynatamadığı ve yanlış oyuncu tercihleri yaptığı ortada..



Hepinize güzel bir hafta dilerim.

27 Temmuz 2011 Çarşamba

Fenerbahçe ve Galatasaray'ın yenileri...

Son yazımızda Fenerbahçe’ nin transferlerinin yetersiz olduğu söylemiştik. Elbette bizim gibi bu konuyu dillendiren başka görüşler de oldu. Biraz yakından bakacak olursak Fenerbahçe şimdiye kadar Sezer, Serdar Kesimal, Orhan Şam, Emenike gibi Türkiye ligi için hatırı sayılır transferler yaptı. Zaten Fenerbahçe mevcut kadrosunu korumakla transfer döneminde oldukça iyi bir grafik çizdi. Ancak geçen yazımızda anlatmak istediğimiz nokta bu transferlerin Türkiye ligi için değil Avrupa ölçeğinde yetersiz olduğu idi. Orhan Şam iyi bir stoper iyi bir kesici. Ankara takımlarında oldukça iyi maçlar çıkardı. Ancak tekniğini daha geliştirmesi şart. Markajda kusursuza yakın lakin zamanlama konusunda bazen yanlış adımlar atabiliyor.

Keza Serdar Kesimal da Kayserispor ve genç milli takımlar da başarı ile oynamış bir oyuncu.

Çabuk, defansı toparlayıcı nitelikte ve defansa güven getiren oyunculardan. Faydalı. Ancak Bilica ‘nın hala gideceğini varsayarsak, Yobo ‘nun durumu da tam olarak netleşmediği için bu bölge için belki bir yabancı transfer düşünülebilirdi demeden geçemeyeceğiz. Sezer ise topa hükmeden ve orta sahada Alex ‘i rahatlatabilecek bir oyuncu. Serinkanlı ve isabetli vuruşları var. Ancak Avrupa ligi öncesinde bu bölge için yetersiz kalacağı da aşikar. Daha önceki yıllarda Fenerbahçe ‘nin Şampiyonlar liginde sadece bir çeyrek final görmesi ve onun haricinde istediği başarıları alamaması Klüp için mutlaka tecrübe olmalı.

Avrupa da forma giyen Mevlüt, Hamit, Gökhan İnler ya da Serdar Taşçı gibi futbolcuların kalitesine yakın futbolcular transfer edilebilirdi. Keza forvet hattında da Emenike tam bir soru işareti. Türkiye ligi için formda bir Emenike çoğu zaman gol demek. Ancak kariyerinde ilk kez büyük bir takımda oynayacak tüm sorumluluğu Guiza’ nın durumuna göre Niang ile paylaşıcak olan genç bir futbolcu için Avrupa maçlarının kolay olmayacağı kesin. Emenike den Fenerbahçe Türkiye liginde inanılmaz faydalanacaktır. Ancak dediğim gibi bu oyuncunun da güçlü Avrupa takımlarının defanslar’ı karşısında ne yapabileceğini bekleyip görmek gerek.

Bu arada Galatasaray ‘ın antremanları ve kamp haberleri yıllar sonra ilk kez özlenen tabloyu tekrar meydana getirmiş durumda. Elmander transferi şimdilik cuk oturmuş görünüyor. Muslera transferi ise gerçekleşirse kaleye Galatasaray ‘ın Taffarel ‘den sonra ki en isabetli transferi olması muhtemel . Ayrıca Galatasaray’ın Cana’ yı göndermiş olması da olumlu. Defansa alınan Ujfalusi ise senelerdir Avrupa liglerinde ve milli takımında hava hakimiyeti, gücü ve zamanlaması ile adından çok söz ettiren bir futbolcu. İlerlemiş yaşına rağmen mutlaka faydalı olacaktır. Eğer ki Galatasaray Lincoln den ve Misimovic’ ten boşalan noktaya bir nokta transfer daha yaparsa onlar için her şey daha farklı olabilir.

Yeni bir sezon öncesinde...

Lig nihayetinde bitti. Artık takımlar transfer döneminde geçen sene yaptıkları hataları yapmamak için ince eleyip sık dokumaya başladılar. Daha şimdiden pek çok şöhretli isim ile takımlar anılmaya başladı. Aslında takımlarımızın en büyük eksikliği İdeal bir Scout kadrosu oluşturup yurt içi ve yurt dışında futbol oynayan yetenekli gençleri tespit edememek noktasında gerçekleşiyor. Elbette eskiye nazaran takımlar bu konular da biraz daha bilinçli davranıyorlar.



Ancak yinede uzun vadeli oyuncuyu gözlemlemek ve uzun vadeli düşünüp , Ülke futbolu ile uyumunu az çok tahmin edip oyuncuyu transfer etmek gerekli.

Galatasaray bu sene Fatih Terim ile anlaşarak eskiye dönüşün sinyallerini verdi. Nokta transferler yapmak peşindeler. Üstelik Terim ‘in pek çok öğrencisi de onun yardımcılığını yapacak.Bu noktada Taffarel ‘ in kaleci antrenörü olarak gelişi önemli. Ceyhun Transferi ile defans bloğunun önünde sürekli gedik veren bir bölgeye takviye yaptılar. Üstelik Ceyhun uzak mesafeli şutları ve mücadele gücü ile ideal bir futbolcu.

Onların aslında en büyük sorunu forvet hattında..Baros ve Kewell ‘dan geçen sene istedikleri gibi faydalanamadılar. Bu bölgeye genç, hücum gücü ve teknik kapasitesi yüksek ve en önemlisi ceza sahasını karıştırabilen bir oyuncu almalılar. Şu anda Galatasaray ‘ın hücum alanına mutlak takviye yapılacak gibi gözüküyor. Ama önemli olan genç ve umut vadeden bir ismin alınması.

Fenerbahçe ‘de ise transferde henüz sessiz kalan takımlardan. Hem Guiza’nın durumu hemde Niang ın yanına alınabilecek isim konusunda netleşme yok.

Eğer Niang kadar son vuruşlarda etkili bir oyuncu alınırsa Fenerbahçe forveti mutlaka rahatlayacaktır. Ancak işleri çok zor…

Çünkü bu sene rakipleri eskisinden daha güçlü ve deneyimli olacaktır. Defans hattında Yobo, Lugano ikilisinin birbirini daha iyi tanımaları ise onlar adına bir avantaj.

Trabzonspor ‘ da ise Yattara bildiğiniz üzere ayrıldı. Oysaki Bu takıma çok daha fazla şey verebilirdi. Yetenekleri oranında oynayamayan böyle oyunculara dünya futbolunda pekte sık rastlamıyoruz. Gelecek olan Yabancı transferler, Jaja ‘nın ve Umut Bulut ‘un durumu henüz netleşmedi. Bekleyip görelim…

Beşiktaş ‘ta ise erken yapılan genç yabancı transferleri acaba doğru transferler mi sorusunu bir kez daha hatırlattı. Kariyerleri oyuncular yerine genç oyunculara fırsat tanınması elbette ki güzel. Ancak özellikle forvet oyuncusunun gelmiş olduğu takımda ideal onbir de olmaması ve maç eksiğinin olması onun günden güne gelişen ligimiz için doğru tercih olup olmadığını gösterecektir