17 Ocak 2011 Pazartesi

Seotez.com ödüllü yarışma

Seotez.com ödüllü yarışma )


birinci ödüllü yarışması başladı!Twitter hesabı blogu yada forum sitesi olan herkesin katılabilceği yarışmada ödüllerde
dikkat çekici.Ödüller

KODAK EASYSHARE C160 DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNESİ
Casio Bay Active Dial A-188WA-1A
PHILIPS 10 Watt RMS, 1+1, Beyaz/Siyah Hoparlör

Yarışma kuralları ve katılmak için http://www.seotez.com/blog/seotez-odullu-yarisma.html bakabilirsiniz
Ayrıca yarışma sponsoru alisveris.com un canon eos 550D ürününe de bakabilirsiniz.

16 Ocak 2011 Pazar

Son Şampiyon

Bursaspor geçen sene yakalamış olduğu başarıyı asla tesadüfler sonucu yakalamadı. Takım geçen sene ligde rakiplerinin şansız puan kayıpları ile elbette kendine avantaj sağladı. Ancak kadro yapısı, arkadaşlık, uyum, istikrar gibi faktörler Sağlam ın teknik becerisi ile şekillenince başarı kendiliğinden geldi. Bu sene ise Şampiyonlar liginde alınan başarısız sonuçlar, yabancı transferlerinde isabetsiz seçimler, sahada top paylaşımı ve oyun kurgusu zaafları takımın geçen sene yakaladığı istikrarı bu sene içerisinde istenilen seviye de gösterememesine neden oldu.

Eğer ki Bursaspor başarıya aç, Avrupa'da devler liginde kendisini göstermeye ihtiyacı olan genç ve profosyonel futbolcular transfer edebilseydi şampiyonlar liginde alınan 1 puandan çok daha fazlası elde edilebilirdi. Şu anda Türkiye liginde bulundukları konum kimseyi kandırmasın. Bu birçoklarına göre başarılı sayılabilir. Ancak Bursaspor bu elde edilen puandan çok daha fazlasını elde edebilirdi. Neden özellikle daha önce Avrupa maceralarında başarısız olan insua, Nunes gibi yabancı oyuncular tercih edildi? Orta sahada takımı idare edebilecek, kontrollü oyunu top ona geldiğinde başlatabilicek, forveti tekniği ile besleyebilecek bir 10 numara alınamadı? Şimdiye kadar Pingel, Sorloth, Kishisev, Vidolov, Baliç Mususi gibi kaliteli yabancı oyuncuları almayı başarabilmiş bir takım için bu sene yapılan transferlerin hiç de iyi olmadığını söyleyebilirim.

İnsua yeteneklerine kimsenin bir şey diyemeyeceği bir oyuncu. Ancak Türkiye liginde eski performansından bir hayli uzaktı. Ya golcü diye alınan Nunes? Ne zaman katkı sağlayabildi ki? Fizik gücü yeterli ancak tekniği, ceza sahası içerisinde bulunduğu nokta ve koşuları açısından çok zayıf bir futbolcu. Gerçi bu özelliklere sahip olsa onu halen Yunan liginde izliyor olabilirdik. Peki ya Steinert?

Neden şimdiye kadar kariyeri istenilen seviyeye gelememiş bir oyuncuya takımın kapıları açıldı? Keza bu oyunculara Trabzonspordan ayrıldıktan sonra kariyeri vasat bir performansla seyreden Stepanov, İsveç ümit Milli takımı ile kendisini kanıtlayan ancak hem tecrübesi hem de kalitesi o pozisyon için yeterli olmayan Svensonu da sayabiliriz..

Aslına bakarsanız İvankov bile geçmiş senelerdeki İvankov değil. Takımın en tecrübeli oyuncusu olarak takımın zor duruma düştüğü anlarda en gerideki adam olarak daha fazla oyuna katılmasını beklemek hakkımız. Takım forvette etkisiz, kenarlardan sadece emektar Ali Tandoğan ve genç Volkan Şen'in ellerine bırakılmış, orta alandan yeterince forvete top taşıyamayan ve pres yapamayan bir görüntü çiziyor.

Rakipler top kalecinin elinden çıktığı anlarda ortasaha ve hücumlarını Bursa ceza sahası içinden başlattıklarında kaybedilen her top tehlike yaratıyor. Ömer Erdoğan ve Stephanov bu noktada daha fazla sorumluluk almalı, orta alanda Ergiç geçen seneki kalitesini sahaya yansıtmalı, Sercan, Turgay, Volkan gibi oyuncular geçen seneki tecrübelerini anımsamalılar.

Bursaspor elbette ki yıldızları ile bu sene de şampiyonluğu kovalamak istiyecek. Ancak tüm takımların ara transfer döneminde kadrosunu takviye edeceği ve yarım sezonun hatalarından gerekli dersleri çıkaracağı unutulmasın. Antrenör Sağlam'ın Türk futbolu için bir şans olduğuna inanıyorum. Eğer ki Bursaspor iç saha maçlarında temposunu koruyabilir, gücünü rakibine yansıtabilirse dış saha maçlarında zaten hücum futbolunu benimsemiş takımın; başarı çıtasını daha da yükselteceğine inanıyorum. Bu potansiyel bu şehir de ve bu takımda var.

Gordon Milne bile bu kadarını beklemezdi. Ya Schuster ?




11 Ocak 2011

Futbol bir sonuç oyunudur. Saha içerisinde ne kadar mücadele ederseniz edin, ne kadar iyi oynarsanız oynayın eğer ki fırsatları değerlendiremiyorsanız kaybetmeye mahkumsunuz . Ve zaman sadece galip geleni hatırlıyor ne yazıkki. Beşiktaş ın senelerdir en büyük zaafı efsane üçlüsü olan Metin, Ali, Feyyaz dan sonra gol noktalarında etkili vuruşlar yapabilen , topu ceza sahasına hapseden bitirici ileri uç elemanlarından yoksun oynamasıydı.

Evet Beşiktaş zaman içerisinde elbette ki bu bölgeye yabancılar da dahil takviyeler yaptı, hatta zaman zaman başarılı da oldu ancak nedense bu oyuncular bu efsane üçlü gibi kalıcı olamadı . Zaman içerisinde ileri uca pek çok oyuncu geldi, gitti.

İngiltere’nin Qpr takımından gelen Les Ferdinand bu bölgeye yabancı oyuncu takviyesinin Stankoviç döneminden sonra ilk meyvesiydi. Gençti, Öğrenmeye açıktı ve en önemlisi yetenekleri ile gelecek vaad ediyordu. Zaten zaman geçtikçe Teknik direktör Gordon Milne vatandaşı olan bu genç çocuğu en iyi şekilde işlemesini de bilecekti. Ve Ferdinand Beşiktaş forması ile gerçekten iyi maçlar çıkardı. Ülkesine döndükten yıllar sonra Dünyanın tanıdığı bir golcü olarak sık sık olumlu anlamda Beşiktaş’ın reklamını da yapacaktı.

Beşiktaş taraftarı Gençlerbirliğinin Andre Kona , John Mousheu ve sihirbaz David Khuse hamlesi ile beraber getirdikleri Fani Madida gibi bir oyuncuyu çok sevmişti. Hatta Madida'nın istikrarı Türkiye de pek çok kimseyi şaşırtmıştı. Daha sonraki yıllar da İngiltere ‘nin Everton takımından gelen Daniel Amokachi, İtalyanların dünyaca ünlü takımı Roma da kiralık oynarken İstanbul macerasına başlayan John Carew , Fransanın Lens takımından geldiğinde kimsenin Beşiktaş ile bu denli özdeşleşeceğini tahmin etmediği Pascal Nouma ile bu bölgeye çare arandı . Başarılı da olundu.

Ancak yine de bu oyuncuların haricinde alınan Stefan Kuntz, Osvaldo Nartallo, Arield Stavrum , Ailton, Musa Ohen gibi isimler de Beşiktaş'ın gol sıkıntısı derdine çare olamadı. Ancak gözlerden kaçan bir nokta vardı. Beşiktaş bu bölgeye yerli oyuncu maalesef yetiştiremiyordu. Beşiktaş'ın altyapısından çıkıp ileri ucunda başarı ile oynayan Nihat Kahveci dışında istikrarlı ve üretken bir santrafor bulunamadı. Bu bölgede zaman zaman İlhan Mansız ve Ahmet Dursun ile formül arandı.

Şimdiler de ise Beşiktaş kadrosunu Portekiz kökenli, dünya futbolunda hatırı sayılır kariyerlere sahip 3 oyuncu ile güçlendirdi. Bu oyunculardan belki de en çok gelecek vaadedeni Hugo Almedia. Uzun boylu, güçlü, çevik, gösterişsiz fakat yararlı. Top tekniği son derece iyi ve en önemlisi ceza sahası içinde bitirici vuruşlara sahip.

Orta sahada Fernandes'in çalışkanlığı, Ernst' in üretkenliği , Guti ve Queremanın bireysel yetenekleri ile birleştiğinde Beşiktaş orta sahası ister istemez rahatlıyacak. Kanatlar da Simao ve İbrahim in sürati ve çalışkanlığı takımın orta sahası zenginleşicek. Üstelik defansın hemen önünde orta sahayı besleyebilecek Marco Aurelio gibi önemli bir oyuncu da var. Böylesine alternatifli ve potansiyeli yüksek oyunculardan kurulu bir kadro en fazla Teknik direktör Schuster in işine yarayacak.

Beşiktaş kadrosu bu gün dünyada her takımın antrenörünün görmek isteyeceği türden bir kadro. Ve bu kadronun başarılı olmak dışında hiçbir alternatifi yok. Bu belkide yeni dönemde Beşiktaş' ı en fazla zorlayacak sıkıntı. Ancak Beşiktaş ileriki yıllarda sıkıntı çekmek istemiyor ve ileri ucundan daha fazla verim almak istiyorsa mutlaka bu forma ile özdeşleşicek genç , çalışkan ve özverili bir isim yaratmalı. Bu genç isim uzun yıllardır altyapıdan çıkamıyor ve görevi a takıma oyuncu yetiştirmek olan altyapı takımlarının hepsi o genci özlemle bekliyor.
Özlenen Hidayet geldi

07 Ocak 2011

Hidayet çok enteresan bir oyuncu. Dünya basketboluna böyle yetenekler neredeyse 10 yılda bir geliyor.

Ruslar Andrei Krilenko, Almanlar Henning Harnisch, Yunanlılar Nicos Economou ile belki bu şansı yakalamışlardı. Ancak Hidayet bütün bu isimlerden komplike bir oyuncu.

Neredeyse 5 pozisyonda birden istendiği anda oynayabilir. Yüzü ve sırtı dönük oynamaktan kaçınmayan, ‘sıze'ını ve gücünü ortaya koymaktan çekinmeyen bir oyuncu. Onu ilk kez yıldız Milli takımında özel turnuvalarda izlerken böylesine büyük bir yıldız olacağına inanmıştık. O zamanlar çelimsiz fiziği ve eksik atletik yetenekleri ile yine de farkını ortaya koyuyordu.

NBA'de ki ilk takımı Sacramento Kings onun gerçekten tecrübe kazanabileceği ve takımın diğer Avrupalı yıldızları olan Divac ve Stojakoviç ile birlikte oyununu geliştirebileceği bir ekipti. Hidayet sonraki durakları olan Spurs ve Magic formaları ile de kendisine güvenenleri yanıltmadı. NBA de ilk kez forma giydiği yıllarda topu potaya atmaktan çekinen, potaya bakmayan hallerini hatırlayınca ne kadar büyük bir aşama kaydettiğine hepimiz daha net görebiliyoruz.

Hidayet’in sonraki yıllarda uğrayacağı duraklar da geçireceği zamanlar hiçte kendisinin beklediği gibi ona başarı getirmeyecekti. Raptors’ta top kullanımının kısıtlanması ve kendisi ile ilgilenilmemesi istatistiklerine direk yansıyor daha sonra takasla varacağı Suns forması ile de beklenen çıkışı gösteremiyordu. Son günler de ise Hido’yu tekrar eski takımında özlenen istatistikleri ile görüyoruz.

Alıştığı seyirci alıştığı takım ve kendisine güvenen bir coach ile tekrar çalışma fırsatı bulunca kendisini hatırlayıverdi. Oysaki zaten Hidayet bu idi. Hızlı hücumda rakip alanda dribling ve sahayı görebilme yeteneği kusursuza yakın. Bu hem takım arkadaşlarının işine yarıyor hem de rakip potaya bıraktığı sayıların miktarını arttırıyor. O artık 30 yaşlarını geride bırakmaya hazırlanan bir sporcu. Ancak henüz ondan görebileceklerimizin yarısını dahi görebilmiş değiliz.

Emin olun ki Hidayet eğer biraz daha kendisine güvenir ve takıma liderliğini hissettirebilirse parmağına bir şampiyonluk yüzüğü geçirebilir. Diğer temsilcilerimiz de oldukça iyi dönemler yaşıyorlar. Ersan Bucks’ta fazla forma şansı bulamasa da ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu hissettirdi. Oyunun neredeyse bütün fonksiyonlarında var. Hızlı, atletik, dış şutu olan ve ribaundçu bir uzun. İyi niyetli bir sporcu olması en büyük artısı. Genç Semih ise O'neal’ın yanında adeta stajyerlik sınavı veriyor. İstekli, çalışkan ve kendisini her geçen gün kendisini geliştiriyor. İlk zamanlardaki ürkekliğini atması kısa sürdü. Sırtı dönük pozisyonlarda artık eskisi kadar uzaktan potaya şut bırakmıyor, yükleniyor, mücadele ediyor.

Ömer Aşık ise uzun kolları , boyu ve gücü ile Chicago benchine renk getirdi. Ömer savunmada doğru zamanda doğru yerde. Çoğu zaman Deng ve Noah’ın yokluğunda faydalı. Özellikle potaya olduğu yerden uzanması ile adından söz ettiriyor. Onun da ilk beş başlayacağı günler gelecek.

Mehmet ise sakatlıktan sonra tekrar Utah formasına kavuştu. Bu takım ve şehir onu seviyor. Üstelik coach Sloan’ın artık neredeyse evladı gibi olmuş vaziyette. Utah takımı geçmiş yıllara nazaran onun yokluğunda bile istikrarlı bir görüntü çizdi. Onunda katılımı ile çok daha başarılı sonuçlar alacaktır. Forma giydiği maçlarda bile ne kadar yararlı ve gösterişsiz oyununa rağmen önemli bir oyuncu olduğunu hatırlattı. Umarım parmağında ki yüzüğe bir yenisini kariyeri boyunca bir kez daha takar.

2 Ocak 2011 Pazar

Yerlerinizi alın

Yerlerinizi Alın..

Beşiktaş konyaspor maçının ardından bir söz..” Sahada 60′ların futbolu oynandı ” Aslinda hem basketbol hem de futbol ligimizde takımların bütçelerindeki milyon dolarlik farklarin belki de en tuhaf izah ediliş biçimi..Elindeki malzemeye göre oyna veya oynatma..Kapasiteni hesap et ,süprizler ile avun….Veya mucize yarat, Zor zamanlarda zor işler…

Bugün için ligimizde daha lig bitmeden şampiyonluk yarışı 2 takım arasında geçiceğe benziyor.Efes pilsen transfer döneminde inanılmaz hamleler yaptı.Coach perasoviç gerçekten avrupa arenasında saygı duyulan bir coach..Çember alti bir dönem maccabi tel aviv formasi ile harikalar yaratan vujcic’e emanet..Onun fizikman yetersizliğini roberts ve Nachbar ile kapatmaya calisiyorlar.Arka alanda rakocevic bilgece basketbolunu oynuyor.Onun takimin eli ayagi olmamasına sasmamak gerek.O kadar deneyimli ‘ki arkadaşlarinin bile hücumda zaaflarini örtüyor.Wisnievski ile uyumu mükemmel..Savunmada istekliler,ribaund konusunda sıkıntı yaşamıyolar ve maç kondüsyonları gerçekten çok iyi..

Fenerbahçe ise sean gregory may transferi ile yanlış bir ata oynamış gözüküyor.May müzmin sakat.Üstelik ilk avrupa deneyiminde fenerbahçe nin isteklerine ne kadar yanıt verebilir.

Mutlaka Avrupa dan bir nokta transfer yapılması gerekiyordu.Fenerbahçe nin kadrosu rakibinden daha derin.Kinsey gittikçe ligimizde pişti ve oyununu geliştirdi.Greer saygı duyulması gereken bir oyuncu.Lavrinoviç etkili ancak istikrarsız..Bazen barutu bitiyor ve moralman eski zamanlarını aratıyor.Ancak size ı ve basketbol altyapısı güçlü..Fenerbahce savunmasu sadece ömer ve thomas ın eline kalmış gibi..Savunmada savruklar..Tabiki seyircisinin devreye girmesi onları canlandırıyor.

Ancak son cholet maçında verdikleri savunma ribaundlarını unutmamak gerek..Preldziç in dakikaları azalmış gibi..Çok yönlü..Aslında oyun zekasını biraz daha geliştirirse ve topa sadece fizikman değil beynen de hükmetmeyi öğrenirse geleceğin toni Kukoç’u ….Çember altında vidmar’ın yokluğunu arıyorlar..Bu adam 2 sene öncenin vidmar’ı da değil..Bir gün bir oyuncu şunları söylemişti.O kadar çok idman yapıyoruz ki hiç basketbol bilmeyen bile bu mesleğin erbabı olur..Onun olgunlaşmasını beklemek gerekli demiştik…

Spahija nın elinde güçlü bir hamur var..Yoğurması onun disiplin taktik ve mental uzmanlığına kalmış..Efes ile çokça didişicekler..Ancak zor günlerde takım olmayı başarabilen ayakta kalıcak…

Ligimizde diğer takımlarin şampiyonluk şansı haftalar önceden görüldüğü gibi imkansıza yakın..Telekom bu sene gücünden çok kaybetti.Beşiktaş show ağırlıklı ama omurgası zayıf bir takım görünümünde..Galatasaray’in ise seyirci desteğinin artması şart.Yinede bu 3 takim arasında diğerlerini en rahatsiz edicek ekip..Şampiyonluk yarışı bir zaman sonra hareketlenicek..Yerlerinizi alın….
Oğuz AKDENİZ

Türkiye basketbol liginde son durum...

Lig Kazanı Kaynıyor..

Basketbol liginde bu sene tam tabiri ile kazan kaynıyor.Yılların efes pilsen’i 5 .lik basamağında,büyük yatırımlar yapıp lige büyük umutlar ile giren Telekom 10 .sırada Sadece bu 2 örnek bile dünya şampiyonasında yaşanılan 2.likten sonra işlerin hiçte eskisi gibi olmadığını gösteriyor.Fenerbahçe hepinizin tahmin ettiği gibi Karşıyaka yenilgisine rağmen birinciliğini koruyor.Bu sene zarfında takıma katılan lavrinoviç , Thomas, gibi deneyimli oyuncuların yanı sıra özellikle arka alanda bir çok yetkin kısa oyuncunun yer alması coach spahija’nın elini güçlendiriyor.Fenerbahçe tipik bir fastbreak takımı.Özellikle Kinsey , Ukiç ve Ömer gibi hızlı ve çabuk pas dağıtabilen oyuncularının olması ligimizinbir çok takımına ters gelebiliyor.Üstelik bu pasları zamanında skora dönüştürebilen oldukça iyi dış atıcılara sahipler.

Fenerbahçe ligin liderliği için en kuvvetli aday olarak gözüküyor.Efes pilsen ise geçmiş yıllara oranla kadrosunu büyük ölçüde değiştirdi.Perasoviç ; Dudley,cenk,ender gibi oyuncuları çoğu maçta ya hiç kullanmıyor ,ya da çok az süreler ile kullanıyor.Böyle olunca da Efes pilsen rotasyonu sıkışıyor.Bu da Efes pilsen in özellikle zorlu maçlarında skorun aleyhlerine dönmesine neden oluyor.Coach perasoviç’e acilen bu ligin analitiği anlatılmalı.Telekom ise Faruk akagün e sabretmeliydi.Aslında deneyimli coach’un istifasından sonra alınan galibiyetler de şaşırtıcı.Bu esnada takımın kimyası ile de oynanmadığına göre insanın aklına tipik coach-oyuncu ilişkileri geliyor.

Bu sene ligin eskilerinden Karşıyaka’nın ise geçmiş yıllarda genç oyunculara verdiği şansların semeresini aldığını görüyoruz.Genç Furkan çember altında 2 kişilik oynuyor.Geçen senenin istikrarlı kısalarından Holston,Ncaa lerin flaş ismi Osiris eldridge ile çok iyi uyum sağlamış.Andre smith’ in de sakatlıktan sonra tekrar aralarına dönmeleri ile Karşıyaka ligin set hücumundan çok hızlı hücumlara prim veren 2 .takımı olmaya aday.Bu senenin beklenmedik sonuçlar ile karşılaşan takımı ise Beşiktaş.Belli ki uyum sorunu yaşıyorlar.Chatman geçen seneden bildiğimiz gibi..Potayı gördüğünde topu çemberden geçirmesi an meselesi.Oldukça skorer ve gayretli.Arka alanda liklolitov ise a.j ogulvy birbirlerini iyi tamamlıyorlar.Cevher içerden dışarıdan oynayabilen çok yönlü bir oyuncu.Üstelik bir dünya starı olan Iverson da takıma monte edildi.Peki Öyleyse bu başarısız sonuçlar neden.Çünkü bu takım paslaşmayı gerçekten bilmiyor.Zaman zaman haluk yıldırım in saha içindeki tecrübesini arıyorlar.Çoğu zaman topu karşı sahaya geçirdikleri anda bile top kayıpları yapabiliyorlar.İyi niyetli ancak deneyimsizler.Belki de takim idmanlarında yardımlaşmaya ve paslaşmaya daha çok eğilmeliler..

Bu senenin flaş takımı ise Olin Edirne…Litvanyalılar çok formda,Smardjiski ise belki de gözü kapalı ligin ilk 5 takımında rahatlikla forma giyebilir.Türk oyuncular da yabancilar ile birbirlerine iyi ısınmış..Böyle giderlerse ligin en korkulan takımlarından biri olmaya devam ederler.Ayrica 5.sırada bulunan Antalya büyükşehir de gerçekten sürpriz sonuçlar alıyor.Muratcan güler’ in önderliginde Polat’ın skora katkısı ve yabancı oyuncularının iyi çıkması ile ligin bir çok takımı ile başa baş oynuyorlar.Bence bu gidişle Avrupa kupalarında seneye onları görebiliriz

Bu dünya şampiyonası bizlere biz şey öğretti ..Çalişirsan ve doğru zamanda doğru yerde iyi niyetli oyuncuları kadronda toplarsan maçın son saniyesine kadar kazanma şansın mutlaka vardır.Ligimizdeki takımlar da sanırım bu dersi iyi almışlar..
Oğuz Akdeniz

Kuzeyin efsane takımı

Kuzeyin efsane takımı

01 Ocak 2011

Trabzonspor ilginç bir takım. Yöre insanın özelliklerini de içinde barındıran, mücadeleci, güçlü ve sempatik insanların oluşturduğu bir ekip. Geçtiğimiz yıllarda efsane kadrosuyla Türkiye liginde bir çok başarıya koşmuş ve bir çok kupaya uzanmış bir klüp. Peki son yıllarda neden başarılı olamıyordu bir zamanların efsane takımı ? Alınan başarısız yabancılar, anlaşılan isimsiz hocalar ile ne başarı elde edilebilirdi ki?

Nitekim doğru yabancı oyuncu seçimleri, altyapıdan gelen gençlerin yavaş yavaş kadroya katılması ve taraftarının gücü ile bu tablo birleşince başarılı sonuçlar ard arda geliverdi. Trabzonspor kadrosuna katılan başarılı olan yabancılardan sadece Jean marie Pfaf, Lars Olsen, Hans Sommers, Şota ve Arçil Arveladze ve biraz da Marco Aurellio yu belki sayabiliriz. Onun dışında gelen Yugoslavlar, Brezilyalılar ve diğer yabancı oyuncularin hiçbiri bu güzel şehrimizin takımında iz bırakamadı.



Oysa Şenol Güneş faktörü devreye girince eldeki mevcut yabancılarin birçoğu iki kişilik oynamaya başladılar. Şenol Güneş saha dışı motivasyonu yüksek, maç öncesi takıma yüklediği antreman programları ve verdiği taktikler ile önemli bir isim . Belki de Türkiye liginde bu kadar kendisini geliştirmeyi başarabilen bir ikinci isim daha yok. Bu yüzden oturmuş Trabzonspor kadrosu her maçta kendisini aşabilecek sinyaller veriyor.

Eğer ki şu anda ki takım belki Avrupa kupalarından elendiği Liverpool ile 2.kez karşılaşsa ada temsilcisi bu kadar kolay kurtulamazdı. Metalist Kharkiv ekibinden alınan Jaja çok iştahlı ve güçlü bir oyuncu. Uzun Fulelere sahip ve driplingleri ile rakip savunmaları yıpratabiliyor. Elbette ki Jaja ya yardımcı olan oyuncu da Umut Bulut gibi güçlü, atletik ve koşuları etkili bir oyuncu olunca Trabzonspor un hücum hattı daha da renkleniyor.

Orta sahada Alanzinho nun yaratıcılığı ve Gustavo Colman ın becerileri de bu 2 li'ye destek verince Trabzonspor orta sahadan hücum hattına çok çabuk top taşıyabiliyor. Burda bir parantez de Selçuk İnan ve Engin e açmak gerekiyor.Selçuk orta alanda çalışkan ve bu 2 yabancı oyuncuya en çok destek veren isim. Riske girmiyor, soğukkanlı ve teknik. Yardımlaşmayı sevmesi ve takım için ciddi bir görev adamı olması da en önemli özelliği. Engin ise süprizleri seven bir oyuncu. Yaratıcı ve çalışkan. Ancak bazen çok fazla rakibin üzerine gidebiliyor. Böyle durumlarda çevresine bakması daha isabetli olabilir.

Defansta ise trabzonspor Egemen, Cale gibi oyuncuları ile sağlam bir pozisyon çiziyor.

Bütün bu oyuncuların Trabzonspor un kanatlara topu açan ve kullanan, orta sahadan ileri ikiliye uzun toplar yerine daha çok paslaşarak indiren hücumunda bu kadar uyumlu olmalarında antrenör faktörü devreye giriyor. Belki Şenol hoca'nın Kore deneyimi ve dünya kupasında birçok ekibi aynı anda analiz etmesi onun oyun anlayışına görev sorumluluğu , taktiksel zenginlikler ve pozisyon alma noktasında önemli artılar getirmiş.

Trabzonspor'un son olarak kadrosuna kattığı Brozek kardeşler ise isabetli seçim.Krakov forması ile elde ettikleri başarılar ortada. Polonya milli takımının banko 2 oyuncusu. Hem forvet hattında hem de sol kanatta bilinçi yapılmış nokta transferler olarak gözüküyorlar.

Takım bu sene Türkiye liginde şampiyonluğun en güçlü adayı ve geçen sene Bursaspor un gerçekleştirdiği başarının aynısını tekrarlıyabilir. Bu da kuzey in efsane takımına bundan sonraki yıllarda daha çok şampiyonluklar getirecektir.