6 Mayıs 2012 Pazar

Galatasaray ve Futbolun Gerçekleri..

Şu bir gerçek ki her ne kadar Fenerbahçe karşısında kaybetse de Galatasaray Türkiye standartlarının üzerinde bir futbol oynuyor. Şu an için ligin açık ara en iyi ayağa pas yapan takımı. Defans tan Ujfaluji ve Hakan Balta ‘nın hücuma katılmalarının yanında orta alanda Eboue,Selçuk , Emre çolak gibi verimli ayaklar kurdukları üçgende hem pas dağıtımını hem de hücuma genişlik kazandırma işlevini iyi yapıyorlar. Nitekim Trabzonspor karşısında da oynanan futbol böyle oldu. Trabzonspor ‘ da kaleci Tolga ve birkaç oyuncuyu daha saymazsak değişmesi gereken bir çok noktası var. Defansta Egemen ‘ in gitmesi ile zorlandıkları bir gerçek. Cech çok statik bir oyuncu.T rabzon için mevkisinin adamı değil. Tabi ne kadar ekmek o kadar köfte… Celustka İnter ‘ e gol attıktan sonra ortalar da yok. Araki bulasın. Alanzinho da verimli olamayınca Trabzonspor ortasahası mücadeleyi sevmeyen ,tekniğine güvenen Colman ‘ a bırakılıyor. Galatasaray deplasman da Trabzonspor ‘ u tek kelime ile oyun gücü ile alt etti.
Forvette Elmander ‘ in Hakan şükür ‘ ü andıran fuleli koşuları, boşalttığı noktalara Galatasaray ‘ lı kanat oyuncularının ve Eboue ‘ nin doldurmaları her pozisyonda Trabzonspor kalesinde tehlikeler doğurdu. Kafa toplarında fazla etkili olmayan Necati ‘ nin golünü bile buna bağlayabiliriz. Günümüz futbolunda hücum oyuncularınla rakibi durduramasan bile orta saha da ki kesicilerinle rakibi durdurmalısın ya da en azından bunu denemelisin. Galatasaray orta sahayı rahat geçince istediği gibi ataklarına yön verme şansına da sahip oldu. Trabzonspor da forvet ve kaleci hariç diğer bölgelerde aksamalar olunca sonuçta ister istemez farklı oldu. Trabzonspor kendi sahasında nasıl ve neden 4 gol yediğini mutlaka sorgulamalı. Şampiyonlar liginde oynadığı futbol ile taraflı tarafsız herkese dur bir dakika dedirten Adrian Mierjiewski bile o eski futbolundan uzaktı. Bu oyuncunun bile ilk geldiği zamanlarda ki halinden eser yok. Tabiki Brozeklerin de ortada olmaması etken. Ancak başta Henrique olmak üzere seneye mutlaka revizyona gidilmeli. Trabzonspor da ister inanın ister inanmayın Paolo Henrique gibi 100 tane futbolcu bulunur… Galatasaray şüphesiz Şampiyonluğun en güçlü adaylarından. Ancak bunda herhalde en büyük büyük düşünmelerini sağlayan ve takımı günden güne istikrarlı bir biçimde futbol oynatan Fatih terim ‘ de… Bu noktaya geldikten sonra kaybetmek istemeyeceklerdir artık… http://zoomlabakalim.blogspot.com/ https://twitter.com/#!/oguzakdeniz

İşte Beşiktaş....

Beşiktaş basketbol takımı deyince ne hatırlarsanız ? Ahmet Fetgeri spor salonunun yaşlı ve yorgun tribünlerinde oturmuş olanlar Çağatay ‘ ı,turabi yi,Erman şahbazoğlunu, Cem’ i Kenneth Mcleary i hiç şüphesiz hatırlayacaklardır. Daha da eskilerin bu şanlı ve şerefli takımı izleyenler ise Erman ‘ ı, Hurşit’i, Battal ‘ı, Benjamin ‘ i hatırladığı gibi… Zaman zaman imkansızlıklar ve maddi sorunlarla da boğuşsa tarihi boyunca mücadele den korkmayan ve her defasında kazanmak için sahaya çıkan bir takım oldu Beşiktaş. Çoğu zaman birçok yıldız oyuncuyu da kadrosuna kattılar. İlinois mezunu Shelly Clark,Uconn mezunu Khalid El amin Yugoslav ekolünün en önemli yıldızlarından Ratko Varda, Portoriko basketbolunun en önemli yıldızlarından Larry Ayuso… Bu liste ye ise son dönemlerde elbette Nba liginin gelmiş geçmiş en iyi 10 oyun kurucusundan biri olan Allen Iverson ‘ ı sonrasında halen devam eden kariyerine sürekli yeni rekorlar ekleyen, taraftarımızın da çok sevdiği D-will ‘ i ve şimdide yine Portoriko milli takımının en önemli isimlerinden Carlos Arroyo ‘yu sayabiliriz. Beşiktaş son 2 senedir basketbol de sürekli aşama kaydetmekte. Bunu taraflı tarafsız herkes görüyor , konuşuyor. Aslında Uleb Cup ta çeyrek finale çıktığımız ve son anda Torino ‘da Galatasaray ‘ a kaybettiğimiz 2007 -2008 sezonunda bu yatırımların sinyalleri verilmişti. Takım o günden bu yana artarak performansını sürdürmekte. Son dönemde almış olduğu Euro Challenge kupası ile bu başarılar iyice taçlanmış oldu. İlk önce Ergin Ataman ile birlikte alınan Türkiye kupası sonrasında gelen Euro Challenge kupası tabi ki gözleri bu kez de lig şampiyonluğuna dikti. Bu takım gerçekten basketbol’u bilerek oynayan oyuncuların bir araya geldiği ve ekip olarak birbirlerini çok iyi tamamlayan bir takım. Carlos Arroyo takımın ön alanda lideri. Disiplinli ve sakin. Takım oyuncusu. Eksiği yok fazlası var. Çoğu zaman serhat akın ve Michael Hawkins ‘ in de desteğini alarak hem takımın transition game de çabuk rakip sahaya geçmesini sağlıyor hem de mensah bonsu ve dudley gibi içerde kalıplı iyi sıçrayan oyuncuları topla buluşturmakla işini yapıyor. Can Akın Banvit ve Telekom da edindiği tecrübeleri takım ile paylaşmakta. Marcelus Kemp dış atışları ile her takımı kalbura çevirebilir. Gününde oldu mu durdurulması mümkün değil. Barış Efes pilsen ve Antalya da yavaş yavaş iyi bir pivot olma yolunda adımlar atmıştı. Beşiktaş ‘ta sürekli kendisine katmakta. Mensah - Bonsu çok etkili. Nba ‘de kalsa idi şu an ligin en iyi defansif oyuncusu ödülünü alan Tyson Chandler ‘ ın elindeki ödüle bile ortak olabilirdi. Muazzam bir sıçraması var. Profosyonel lig kariyerinde pek çok takım dolaşsa da ,İspanyol takımlarının çoğuna sezon ortasında can simidi olarak gelse de artık 29 yaşında hem kariyerini hem rüştünü ispat etmiş durumda. Çember altı oyunlarına her zamankinden daha fazla ihtiyacı olan Beşiktaş takımının en büyük silahı. Ersin Dağlı ise İsrail ve Türkiye liginde gittikçe olgunlaşan bir oyuncu.Fazla sıçrama gücü olmasa da post -up yapmayı bilmesi, kalıbı ve gücü sayesinde ideal bir 4 numara.. İşte bu takım grup maçlarında önüne geleni devirerek Debrecen ‘ de ki final four ‘ un favori takımı olduğunu göstermişti. İlk gün Macar temsilcisi kendi sahasında oynamanın da avantajı ve Amerikalı oyuncularının skorer oyunu ile biraz zorlasa da bu inanmış yüreklerin karşısında hiç şansı yoktu. Maç genel anlamda karşılıklı basketler ve sürekli olarak skorun yer değiştirmesi ile devam etti.Marton bader ve Hristo nikolov ile sayı bulsalar da Mensah bonsu ‘nun klasikleşen double –double ‘ ı ve Zoran Erceg ‘ in skorer oyunu ile rahat kazandık. Rakip daha önce Saporta kupasında final oynamış fransanın chalon takımı idi. Fransızlar eski sömürgelerinden getirip basketbol öğrettikleri Afrikalı oyuncular ve ABD li oyuncular ile takımlarını bir hayli zenginleştirmişlerdi. Maçın ilk başlarında rakibi sürklase ettik ve hem fastbreklar hem de Bonsu ‘ nun içerden Erceg ‘ in dışardan atışları ile farkı açtık. Ancak Schilb, Jean baptiste ve çok iyi bir 3 sayı yüzdesine sahip olan lang ‘ i durduramayınca ve hücumda rakibin temposuna teslim olunca fark bir anda kapandı.İşte bu anlarda sahneye mensah bonsu çıktı.2 kişilik oynadı ve çember altını tek başına kararttı. Bonsu ‘ nun içerde kolunu kaldırdığı her pozisyonda içeri giren Fransız takımının kısaları ya dışarıya topu vermeye ya da çembere zoraki atmaya çalıştı. Ve tekrar hem tempoyu hem de momentumu elimize geçirdik. Sonrasında Erceg ‘ in inanılmaz şutları ve Arroyo ‘ nun oyuna yön vermesi ile tarihimizde ki ilk Avrupa şampiyonluğuna ulaştık .Bonsu da tabiki hakettiği üzere Mvp ödülünü avuçlarının arasına aldı. Artık darısı lige diyorum. Bu kadro lig şampiyonluğunu da ele geçiricek güçte. Kabul etmek gerekir ki Sarıca ‘ nın istifası ile yıpranan Efes Ellias ile eski gücünde değil. Galatasaray ise ligi birinci sırada bitirmesine rağmen şampiyonluklara alışık bir takım değil.
Fenerbahçe ise antrenör , oyuncu ve taraftarı arasında yaşanan sorunlar nedeni ile şampiyonluk yolunda çok zorlanacak. Beşiktaş için , 3 kupa için arayıp ta bulamayacağı avantajlar bir adım ötesinde. Sadece yine inanmak lazım her zamanki gibi…

Tribünden hayata yansıyanlar...

Sosyal Medya kabul edilmeli ki yazılı basını çoğu noktada 2. plana attı. İnternet Medyası ile sürekli olarak çekişmede olduğu da kesin. Ancak burada gözden kaçmaması gereken nokta aynı anda yüzlerce haber ve yoruma sosyal medyada ulaşmak mümkün. Elbette bu reklamcılık alanında da reklamı yapılan ürünün aynı anda yüzlerce kişiye ulaşması ve dağılması demek… Bugün sadece sosyal medya kullanılarak popülerliğe ulaşmak mümkün. Geçmişte müzikaller, sinemalar, tiyatrolar, da bile edilmeyen popülerlik bir anda sosyal medya araçları ile gelebiliyor.
Hatta yakın zamanda sadece sosyal medya da reklamı yapılan sanat dalları göreceğimiz de kesin. Yalnız burada önemli olan nokta doğru bir anda ortaya çıkmak ve desteklenmek olmalı. Örneğin bugün binlerce hayranı bulunan bir sanatçı bile web sitesi ile uğraşmak yerine Twitter hesabı ile vakit geçirebiliyor. Avrupa”da en fazla sosyal medya ile haşır neşir olunan ülkelerden bir tanesi Türkiye. Şehir olarak bir sıralama yapılsa İstanbul’un ilk sırayı alacağı kesin gibi. Ancak çoğu zaman bazı konuları sosyal medyada konuşmayı ve sınıflandırmayı başaramıyoruz. Nasıl ki internet medyasında kategorize olarak sınıflandırılan internet siteleri artık rağbet görüyorsa sosyal medyada da paylaşımların ve tartışmaların bu noktada gelişmesi gerekmiyor mu ? Örneğin ülkemizdeki trafik kazaları, yol durumları, veya farklı noktaları daha fazla gündeme getirmenin ve önlemenin bir yolu olamaz mı bu tür mecralar ? Eğlenmek kadar öğrenmek de gerekli sanırım günümüzde..