7 Mart 2012 Çarşamba

Bu takım Fenerbahçe...

Öyle bir takım düşünün ki… Geçen sene yaşadığı olaylar yüzünden bu sezona tam olarak hazırlanamamış. Sürekli olarak medya da yönetimsel boşluklar dan ve yaşanılan süreçlerden bahsedilmekte. İstediği transferleri sezon başında yapamamış ve üstüne üstlük Andre Santos ve Lugano gibi takımın en önemli 2 oyuncusunu kaybetmiş. Buna rağmen yılmamış. Takımının her daim yanında olan artık kulübün belki de en önemli gücü olan taraftarı ile rakiplerine kök söktüren bir takım olmaya çabalamış. Bu takım Fenerbahçe…

Son Gençlerbirliği maçında çok istekli ve diri bir oyun ortaya koydu Fenerbahçe. Türkiye şartlarında kadrosu hiç te fena olmayan Tum, Hurşut, Soner gibi etkili oyuncuları olan bir takımı neredeyse orta sahalarına hapsettiler. Gençlerbirliği takımı penaltı pozisyonu haricinde neredeyse oyunun genelinde etkili bir oyun anlayışı ortaya koyamadı.
Orta sahadan sürekli geriye destek veren ve Gençlerbirliği ataklarını olgunlaşmadan bitiren Serdar ve Mehmet ikilisi orta alanda Baroni ve Alex e hücuma çıkışlar da istenilen desteği verince fark ta geldi. Fenerbahçe de Moussa Sow transferi oturmuş gözüküyor. Guiza ‘nın istekli ama verimsiz gol çabalarının yanında Sow nerede duracağını, nerede topa vuracağını bilen bir oyuncu görüntüsü çiziyor.
Fenerbahçe zaten genel olarak iç saha maçlarında çok istikrarlı. Bu takımın dış saha mücadelelerinde özellikle hızlı forvetleri olan ekiplere karşı kontratağa yakalanma gibi bir sorunu var. Bu da kanımca maç içerisinde gerekli konsantrasyonun korunamamasından kaynaklanıyor.

Sonuç olarak Fenerbahçe şu an ligde 2.durumda olmasına rağmen her türlü takdire layık bir takım. Fenerbahçe taraftarı da bunun farkında ki onları hiç yalnız bırakmıyor. Papazın çayırında bir maç daha biterken bu karşılıksız duyulan sevgi asıl galibiyeti alıyor.

6 Mart 2012 Salı

senin bir bloğun var mı........?

Son zamanlarda micro blogların blogların önemini azaltıp azaltmayacağı gündemde. Çevremiz de ki gelişmelerden yola çıkarak bunu düşündüğümüzü görmek lazım. Dünyada blogger olmak, blog yazmak çok daha önem arz eden eğlenceli ve yaratıcı bir süreç.

Oysa ki Türkiye de blogger ların bloglarını, yazılarını tanıtım mecralarının yetersizliği bu alanda kendilerini tam ifade edememelerini sağlıyor. Twitter gibi mecraların sadece anlık duygu ve düşüncelerin ifade edildiği kısıtlı alanlar olduklarını görmek gerek . Son zamanlarda blogger lara verilen önem ve medya ya biraz daha çıkmaları bu anlamda hepimizi ümitlendirmekte.

Ayrıca twitter gibi mecraları da yerinde kullanmak gerek. Sadece takipçi listesi oluşturup o alanda var olduğunu belli etmek mi önemli olan ?

Türkiye de markaların sosyal medyayı bir şekilde kullanan insanlardan mutlaka faydalanmaları gerektiğini düşünüyorum . Belki bu anlamda yeni alışveriş siteleri bu gerçeğin önemini biraz daha fazla farkeder oldular. Oysa ki en geniş ve en çabuk fikirlerin dolandığı sosyal medya da herkes bir marka elçisi pekala olabilir. Ancak bazı markaların bu isim ile insanlara bir şeyler pazarlamaya çalışması da doğru değil…


Bir de hoş bir gelişmeden bahsetmek lazım. Türkiye de mekanlar halinde bilgiler veren bir değerlendirme ve yorum sitesi sık sık etkinlikler düzenleyip belirli bir katılım gösteren takipçilerine şık mekan süprizleri yapmakta… Ve bunu yaparken de profosyonel ce davranmakta.

Böyle giderlerse insanların sadece yeni mekanları değerlendirdikleri bir platform olmaktan çıkıp insanların birlikte oldukları, bir şeyler paylaştıkları bir yere dönüşmeleri de an meselesi. Ben bu anlamda Mekanist ‘in bu vizyonel tavrının altını çizmek lazım diye düşünüyorum .Keşke bu yenilikçi tavırlar pek çok yerde karşımıza çıksa..

OĞUZ AKDENİZ
http://zoomlabakalim.blogspot.com
https://twitter.com/#!/oguzakdeniz