17 Mart 2010 Çarşamba

yazılarım..

Basketbol Konusunda yazilarimi basketbolhaber.com,basketbolegitim.com,nbatr.com,sitelerinde bulabilirsiniz..

Köşeyi tut bakalım..

Hepimiz pazar akşamları tv başında maç izleriz,futbol yorumlarız,konuşuruz..Hatta zaman zaman da ekranları kilitleyen spor pogramlarına zoomlarız..Aslında bu tür programlar'da süre 90 dakika ise 90/3 3 büyük takıma süre ayrılır.Diğer takımların pek çoğu yemeklerin yanında verilen garnitürler gibi lezzet katsın diye oradadırlar..Bugün takım tutan yazar'lar varmıdır acaba...? :)


Aslında şöyle bir şey yapmalı..Türkiye'de bütün sporlarda amatörlüğe dönülmeli...Dönülmeli ,Çünkü mahallesinde spor yapma imkanı bulamayan yüzlerce genç belki bu sayede spor yapar...



Yada dönülmeyecekse futbol dünyasında yada diğer sporlarda küçük klüplerin'de büyümesini,serpilmesini organize edicek yapılar kurulmalı..Sporu özünde saptırmadan eğer takım sporlarının gelişmesini istiyorsak medya'da bütün klüplerimizin sesini duyurmalıyız..Yoksa sonraki senelerde yine kış olimpiyatların'da gözükmeyiz..

güzel haber..

Türkiye'de kış mevsiminde bile ara vermeden oynatılan bir plaj voleybolu ligi olduğunu biliyormusunuz..? Üstelik maçlar canlı olarak özel kanallarımızdan birinde veriliyor.Yıllardır bu sektöre yatırım yapan voleybolseverlerin bu işten büyük mutluluk duydukları bir gerçek..



Lig henüz çok yeni ,İlerde çok daha ses getireceğine eminim.Tabiki Büyük takımların bu işe eğilmeleri seyirciyi de kumsallara çekicektir. Voleybol sporu son zamanlarda büyük aşama kaydetti.Federasyon küçük düşünmüyor..Projeleri etkileyici,Takımlarimiz avrupa arenasında bir dönem eczacıbaşı'nın açtığı yoldan ilerliyor,Kaliteli yabancilar geliyor,



Profosyonellik oturmuş durumda..Artık yapılacak iş seyirciyi salonlara çekmek..Bunun içinde yapılacak şey fan clup'lar kurmak,Seyircileri klüp ile birleştirmek..Bu gün avrupanın pek çok voleybol takımının seyircileri artık deplasmanlara dahi gidiyor,Eğleniyorlar,Maddi kaynak sağlıyorlar.futbolda ki gibi olağanüstü rakamlara da ihtiyaç yok..Yeterki seyirci hatırlansın..Küçükken herkesin oynadığı voleybol büyüyünce unutulmasın...

Satış üzerine taktik varmı..?

Mağazamıdır sizi çeken yoksa sizmi mağazayı çekersiniz..? ugünlerde pek çok mağazaya girip çıkmışlığınız mutlaka oluyordur.Vitrinde bir şeyler beğenirsiniz.Belki denemek belki görmek için içeriye girip bakmak istersiniz.Muhtemelen satış danışmanları meşguldür yada sizi gördükleri anda gözleri bir anda parlar.. Genelde mağazaların boş olan üst katlarına çıktığınızda özellikle de sıkıcı bir dekor sizi karşılıyorsa buna hazırlıklı olun derim.Aslında büyük mağazalara girdiğinizde kapıdan adım attığınızda sizin varlığınızdan haberdar olmayan bir sürü kişi koşturuyordur. İçeri girersiniz,çıkarsınız,Kimsenin ruhu duymaz.

Parekende sektöründe fark yaratmak üzerine her yıl onlarca konferans düzenlenir,Etkinlikler yapılır..Sizde bir gün deneyin.Büyük bir değişim olmayınca kendinizi mağazanın x-ray cihazindan soktuktan sonra şöyle bir bakın..Kaç kişi size yardımcı olmak için yanınıza sokulucak..

Aslında mağazacılık'ta en önemli unsur büyük mağazaların müşteri ile iletişimi soluyamaması,Mağazada gün boyu çalan hep aynı cd'ler değildir insanı alışveriş anında yakalayan,zevklerini okşayan..Bu saydığım hususlar ile en çok boyner'de karşılaşıyorum. Belki konfor olarak orta ölçekli bir mağazanın konforuna sahipler ,Ancak kozmetik ve spor hariç pek çok reyonda mağazaya o gün giren-çıkan müşterilerinin kaçta kaçının bir şekilde kazanıldığı çok önemli bir soru..? Evet artık trendler değişiyor,Güleryüz çok moda,müşteri ile güzel bir diyalog yakalamak ve bu diyalogu sürdürmek daha'da güncel..O halde ne duruyorsunuz..?